"'İşte bunlar hep sekssizlikten..."

Ve sıkılıyoruz. Kimi zaman kalbimizin ritmi bozuluyor, kimi zaman da boş boş duvarlara bakıyoruz. Durağanlaşıyoruz. Ufacık bir sevinç, bir umut kıpırtısı kapımızı çalsa diye bekliyor, zamanda patinaj yapıyoruz.

Zaman dalga geçer bizimle... Dünya 4,5 milyar yaşında, ama biz 90 yaşında ölenlere "çok yaşamış" diyoruz ya da orta yaşı geçtikten sonra geriye dönüp baktığımızda "Nasıl da geçti habersiz..." diye söylenerek iç çekiyoruz. Kendimize, sevdiklerimize vakit ayıramamaktan, daha fazla kitap okuyamamaktan, hiçbir şey düşünmeden öylece durup gökteki yıldızları sayamamaktan, bir servinin düşünü kuramamaktan, istediğimiz vakit uyuyup uyanamamaktan şikayet ediyoruz. Üstelik çok sıkılıyoruz. Sosyal ve ekonomik sorunlardan, insanın sebep olduğu fenalıklardan, adil bir dünya için çabalarken engellenmekten feci halde bunalıyoruz. Kimi zaman kalbimizin ritmi bozuluyor, kimi zaman da boş boş duvarlara bakıyoruz. Durağanlaşıyoruz. Ufacık bir sevinç, bir umut kıpırtısı kapımızı çalsa diye bekliyoruz.

Böyle durağan, bunaltıcı, sıcaktan kavrulduğumuz ve zihnimizin türlü kurgulara ev sahipliği yaptığı dönemlerde kişisel gelişim kitaplarına takılıyoruz. Genelleme yaptığımın farkındayım, ama inanın bu hafta hangi arkadaşımla konuştuysam veya yazıştıysam aynı okuma edimi içerisindeydi. Kimi Himalaya yollarında huzuru kovalıyor, kimi takıntılarına çare arıyor, kimi yaşıyla / yaşadıklarıyla hesaplaşıyor, kimi evrene sesleniyor. Ben de bu arada "Evren Sensin" adlı kitabı kurcalayıp duruyorum. M. Kafatos  & D. Chopra'nın ortak ürünü olan çalışma her birimizin zaman ve uzayın en geniş alanlarına uzanan gerçekliğin yaratıcıları olduğumuzu anlatıyor. Kitabın idealizmden çok da uzaklaşamaması sorun teşkil etse de yazarlar bireyin kendini sevmesi ve önemsemesi gerektiğini, bunu yaparsa etrafındakileri de mutlu edebileceğini vurguladığı için iyimser bir hal takınmamıza yol açıyor.

Okula gittiğimizde boş zaman aktivitelerinden, çalışmak zorunda olduğumuzda uykumuzdan, uyuduğumuzda sevdiklerimizle geçireceğimiz zamandan ödün verdiğimizi fark ettiğimizde körlemesine işe boğulmuş bir yaşamın içinde durup da düşünmeye zaman bulamadığımız  "İnsan nedir? İnsan yaşamı ne içindir?" sorularını kendimize sorup duruyoruz. Çevremizdeki insanların beklentilerine karşılık verebilmek, yaşamı idame ettirebilmek, hatta ayakta kalabilmek adına beynimizi, bedenimizi, hislerimizi teslim ediyoruz ya bu sırada çoğunlukla kendimizi unutuyoruz.

Ve sıkılıyoruz. Kimi zaman kalbimizin ritmi bozuluyor, kimi zaman da boş boş duvarlara bakıyoruz. Durağanlaşıyoruz. Ufacık bir sevinç, bir umut kıpırtısı kapımızı çalsa diye bekliyor, zamanda patinaj yapıyoruz. Dolup dolup taşamama hali yaşadığımız  zamanlarda zihnimizin oyunlarına katılıyoruz. Kesif belirsizlikler, söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz, aynı şeyleri tekrar tekrar düşünmek, düşünmekten vazgeçmek, sonra çözmeye karar vermek, umursamamak, saçmaladığımızı fark etmek, atalete düşmek... İşte bunlar hep dolup dolup taşamama halinin hezeyanlarıdır. "Sıkıntı savuruyor, parçalıyor, gebertiyor. Sıkıntı kutlamalar şenlikler istiyor. Sıkıntı ille de dans diyor, kahkaha diyor, acının da öfkenin de içini boşaltıyor. Acı ve öfke korkuyu yeniyor, sıkıntı okşuyor. Sıkıntı arzuyu kaşıyor, acı ve öfke terbiye ediyor. Acı değil, öfke değil, sıkıntı öldürüyor."*

Evet, sıkıntı arzuyu kaşıyor. Hareket etmeye korktuğumuzdan ya da çok fazla şey yapmaktan yorgun düştüğümüzden değil, yapmak isteyebileceğimiz şeyin ne olduğunu ve olmak isteyebileceğimiz kişinin kim olduğunu keşfetmek için durabilsek; denize, göğe daha çok bakabilsek, kedileri, kuşları, balıkları, tabiatı daha iyi anlayabilsek; sevmeye, sevişmeye, gülüşmelere vakit ayırabilsek diyoruz. Sıkılıp daralınca; ciddi konuşmalarda bile epeyce bir süredir yaygın biçimde kullanılan latifeleri, örneğin Yiğit Özgür'ün meşhur karikatürünü** anımsıyoruz. Ah! Bu hezeyanlar, durağanlıklar, sıkıntılar... İşte bunlar hep dolup dolup taşamamaktan... İşte bunlar hep sekssizlikten...

*Tol  / Murat Uyurkulak

** https://eksisozluk.com/iste-bunlar-hep-seks--3395787

Künye: Evren Sensin / Kozmik Benliğin Keşfi, Menas Kafatos & Deepak Chopra, Çev. Banu Tatari, Epsilon Yayınları, 2022.