Kan ve gül

Dansın hemen hemen her türü gibi tango da insanlara düş kurmanın gerekliliğini anımsatır ve insanlar düşleriyle geleceğe atılır; çünkü tango, kan ve gül kokan &  duyguları ve düşünceleri alevlendiren bir çağrıdır.

Yıllar yıllar önce kendilerini çiçeklerle karşılayan kabilelerin topraklarını işgal edip ellerinde avuçlarında ne varsa sahiplenen İspanyolların kültürel anlamda da sirayet ettiği bir coğrafyadır Latin Amerika. Tüfekle gelen adamın Maya'nın, Aztek'in krallığını alaşağı ederek, bu uygarlıkların temelini alttan alta kazıyarak elde ettiği zenginliğiyle refaha kavuşan Avrupa, daha sonra büyük sopasını Roosevelt'le birlikte sallamayı öğrenen ABD, Güney Amerika'yı sefalete sürüklemek için ellerinden geleni yapmışlardır. Soğuk Savaşı'ın ardından  ABD'nin çıkarları doğrultusunda gözünü Ortadoğu'ya dikmesiyle bir nebze de olsa nefes almaya başlayan Latin Amerika, ekonomik bağlamda sorunlar yaşasa da sefaleti yaşarken bile daha mutlu olmayı becerebilen ender topraklardır.

Adalet ve özgürlük mücadelesinde etkin rol oynayan şiir, dans, sanat ve devrimin kucaklaşmasını Latin Amerika öğretti dünyaya. Şiirlerden, şarkılardan, tuvallerden taşan isyan, devrimle harmanlandı. Hüzünlü bir tango şarkısını dinlerken, Frieda'yı düşlerken, Neruda'yı veya O. Paz'ı okurken hissettiklerimiz görmezden gelinemez. Kederle mayalanan bu heyecanlı topraklarda şiirsiz, danssız, müziksiz mücadele olamazdı elbette. Ancak bu durum salt birkaç şairi, ressamı, oyuncuyu ilgilendirmiyordu. Sanatı toplumun gerçekleriyle toplum için var etmek, halkın da ikna edilmesini beraberinde getiriyordu. Barikatlara koşmadan önce sanatın halkın ruhuna dokunması, onu kendi bünyesine katması gerekiyordu.

Göze ve kulağa aynı anda hitap eden ve Arjantin'de, Buenos Aires'te doğan tangoda pek çok kültürden izler bulmak mümkündür. 19. yüzyılın ilk yarısında İspanyol hegemonyasından kurtulan Arjantin'e Avrupa'dan göç eden insanlar örf ve adetlerinin yanı sıra kültürlerini de taşıdılar. Avrupai şarkılı veya şarkısız dans müziği, Küba'nın Habenara'sı ile Arjantin ve Latin Amerika müziklerinin ritmik öğelerini de içine alarak yeni bir stil oluşturdu. Bu yeni bileşim ilkel tangoydu işte. Batakhanelerden doğması ve belirli bir sosyal düzeyi olmayan icracıların eğlence müziği olması nedeniyle aristokratlar tarafından aşağılanan tangonun kabul görmesi ve yayılması, Amerikan filmlerinde kullanılmasıyla değil çok seslilik ile estetiğin farkına varılması ve elbette bir çığlık, haykırış, başkaldırı olduğunun anlaşılmasıyla gerçekleşmiştir.

L. Borges; tangonun var olma nedeni ya da onarıcı işlevi için şöyle der:

"O. Wilde, bir söyleşisinde; müziğin o ana dek farkında olmadığımız kişisel bir geçmişi ortaya çıkardığını, bizi yaşamadığımız mutsuzluklar için gözyaşı dökmeye zorladığını, işlemediğimiz suçlardan pişmanlık duymamıza neden olduğunu öne sürer. Ben kendi hesabıma, önce hasmıma meydan okuyup sonra karanlık bir bıçak kavgasında sonumun gelmesini sessizce izlediğim, aynı anda hem soğukkanlı hem aşırı duyarlı olduğum kurmaca bir geçmişi ayrıntılarıyla düşlemeden, "El Marne" ya da "Don Juan"ı dinleyemediğimi itiraf etmeliyim. Kim bilir, belki tangonun var olma nedeni de budur; Arjantinlileri bir zamanlar cesur olduklarına, cesaret ve onurun gereklerini yerine getirdiklerine inandırmak... Tangonun böyle bir onarıcı işlevi var."

Sadece tutkulu, kırmızı elbiseli, yüksek topuklu, alev rengi rujunu sürmüş topuz saçları ile güzel ve alımlı kadınların dansı ya da yakışıklı, partnerine hakimiyeti ile göz alıcı erkeklerin ritmi değildir tango. Dansın hemen hemen her türü gibi tango da insanlara düş kurmanın gerekliliğini anımsatır ve insanlar düşleriyle geleceğe atılır; çünkü tango, kan ve gül kokan &  duyguları ve düşünceleri alevlendiren bir çağrıdır. Borges'in dediği üzere "tango; şairlerin sıklıkla kelimelere dökmeye çalıştığı gibi, bir kavganın kutlamaya dönüşebileceği inancının doğrudan ifadesidir." Aşkı, güzelliği, özgürlüğü arayan insanlığın ulaşacağı devrimin dansa & müziğe yaslanması hiç de şaşırtıcı değildir. Zira dudaklarında şiir, kalbinde aşk, bedeninde ritim olmasa, nasıl ulaşabilir insan yarına?

Künye:

- Tango, Jorge Luis Boges, Çev: Çiğdem Öztürk, Can Yayınları, 2022.