Bir yazımda “neyse” kelimesine anlamlar yüklemiştim. Bu sefer de Dünyanın ve ülkenin genel gidişatına dair yaşadığım karamsarlığın yansıması olan bir başka benzer kelime üzerine düşüneyim ve bu dışa vurumu kağıda dökeyim istedim: ”Keşke”.
Genel bir mutsuzluk ve umutsuzluk halinin ifadesidir “keşke”… Yorgunluğun dile gelmiş hali, geçtiğiniz yollarda bıraktığınız silinemez izlerin hesabını tutmaktır.
Kişinin, onu “keşke”yi kullandırmaya iten duygudan ders alıp, sonrasında daha az kullanması mümkün mü?
Ne yazık ki, bireye veya topluluğa “keşke” dedirten her şey, onların yaptıklarına bağlı değil, çevreleri ile de ilişkili. Böyle durumlarda “keşke…” ile başlayan cümlelerin taşıdığı acıları sıkıntıları yaşamak da çoğu zaman hiç sorumluluğu olmayanlara düşüyor.
Büyük anlamlar içerebilen bu küçük kelime, bir yere tutunamayan, yol bulma umuduyla aynı sarmala, aynı döngüye girme isteğinin dışavurumunu ifade ediyor.
Bir yerde okumuştum: “Keşke dememek isteyen insanlar kendilerine ve yaşamlarına dikkat ederler ve pişman olmayacakları şeyleri yapmaya çalışırlar” diye. Bence bu tamamen bir yanılsama. “Keşke”yi birey her zaman kendi neden olduğu durumlar için kullanmıyor ki; o yüzden bu kelimeyi söylememenin imkanı yok ancak yeter ki ağırlığı çok olmasın.
Tecrübe denilen olgu da, içinde boğulup gitme ihtimali yüksek olan bu kelimenin bir sonucu değil midir?
Kararsızlıkta yüzenlerin ve “belki”, “acaba” larda boğuşanların ruh hali ve kişilik özelliğine uygun olarak daha sıklıkla kullandıkları, beğeniyle yaptıklarını ya da yazdıklarını daha sonra düşünürken veya okurken pişman oldukları ve hatta utandıkları bir şey değil midir, “keşke”?
Benim de “keşke”lerim var elbette. Kimileri, olsa da olurdu olmasa da türünden; yani görece olarak küçük pişmanlıklar içeren şeyler. Esas acı olanları ise, bu ülke ve dünya adına “keşke”lediklerimde.
Özellikle çocuklar, aç ve susuz çocuklar, yoksul, çıplak çocuklar, arkasında akbabanın ölmesini beklediği çocuklar için, hiçbir şey yapamamanın çaresizliğindeki sessiz bağırışlar için… Keşke, keşke gibi bir kelimeyi kullanma gereksinimi olmasaydı.
Cemal Süreya ile bitireyim :
Yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Sevgiyle, dostlukla, yaşanılır bir dünyayı ucundan da olsa görebilme dileğiyle…