Bu pandemiyi yaşamaya devam ettiğimize göre, yazmaya devam etmekte de pek bir beis yok.
Aydınlatıcı olma gereği galebe çaldığı için de özetin, özeti bile yazılsa, bu yazılar kısa olamıyor.
Sıkılana okunacak bir yazı değil bu. Meraklısına ve öğrenmek isteyenine yazıldı.
***
Korona konusunda artık uzman olduk, demek isterdim.
Ne ki, sağlık okur-yazarlığımız, bazı nokta atışlarıyla sınırlı. İlki komşudan duyduklarımız. Sonraki basamakta ise, gazetelerdeki fal köşesine bitişik, sağlık uzman (?) görüşlerinden de hayli etkileniyoruz. En dramatik olanı da televizyonlardaki sağlık programlarıdır. Ya biz, buralarda söylenenleri kulağımızda kaldığı kadar anlıyoruz ya da bir gün bir uzmanın kelam ettiğini, ertesi gün, başkası yalanladığından, neye inanacağımıza da şaşırıyoruz. Zira ahalinin ekseriyeti, okuyup, beyniyle süzdüğüne değil, başkasının dediğine inanan bir taraftar zihniyetiyle sınırlıdır vesselam.
Çok mu haksızlık ediyorum?
Hiç de değil.
Neredeyse tüm okur-yazarlığımız, 165 karakterlik bir tweet kültürünün arasına sıkışmış vaziyette. Türkçeyi de beş yüz kelime ötesine taşımadan anlaştığımız ya da anlaşamadığımız bir kullanım konforuna sahibiz.
Vaziyet esasen budur.
Hele bu toplumsal çoğunluk içinde, okur-yazar bildiklerimin bile neyi, nasıl anlayıp, ne şekilde düşündüğünü, paylaşımlarından okuyunca, şaşmamak mümkün değil.
Öyleyse tekrar olsa da bir daha yazalım bakalım.
***
Hep deniyor ya, “korona sonrası, korona öncesi gibi olmayacak”.
Kuşkusuz bir kehanet değil?
Ne ki gelecek kestirimi yapabilmek için, verili bilgiden de mutlaka hareket gerekiyor.
Bu konuya esasen dört başlıkta yaklaşmak mümkün:
İlki bilimsel bilgi, ikincisi sağlık politikaları, sonra ekonomi ve son olarak da makroekonomik politikalar…
Ancak bu çerçevede ne getirip, ne götüreceğini anlayabileceğiz. İşin sonunda hepimizi bekleyen yağlı kazığın kayganlık derecesinin eni ve boyuna göre, hangi acılara da tahammül etmemiz gerektiğini anlamamız ancak böyle mümkün olacaktır.
***.
Korona’ya ilişkin temel bilimsel bilgiler: Nedir; ne değildir?
Bu hastalığın nedeni, “Şiddetli akut solunum yolu sendromuna neden olan koronavirüs 2 (SARS-CoV-2)”. Şimdilik, bildik bir virüs ailesinin yeni doğanı diye kabul edelim.
Koronavirüs ailesinden geldiğini saptadığımıza göre, hastalığı da aynı isimle anıyoruz: Koronavirüs hastalığı 2019 (KOVID-19).
Daha öncesine dair bir kanıt olmadığından, olası başlangıç yerini Çin'deki Wuhan kentindeki bir hayvan pazarına ve başlangıç tarihini de, Aralık 2019'a adresliyoruz.
Bu muhteremin, 2002/03 yıllarında 8.000 kişiyi etkileyen SARS-CoV-1 ile aynı virüs türü olduğunu biliyoruz.
Bu yılın şubat ayındaki bir çalışmada, yarasada bulunan koronavirüs ile insandaki arasında %96 DNA eşleşmesi saptanmış vaziyette. Bu da insanlardakiyle bağlantının, doğrudan değil, ara konak yoluyla geçiş gösterdiğinin ileri sürülmesine neden olmuş vaziyette. Başlangıçta pangolin denilen bir tür kabuklu karıncayiyenden de şüpheleniliyordu. Ancak şimdiki bulgular, öyle olmadığına daha yakın gibi duruyor.
Virüsün bir tür cansız canlı olduğunu biliyoruz. Yani canlılığa kavuşabilmesi için bir canlı hücresine girmesi gerekiyor. Girince yaptığı iş, kendi fotokopisini hem gerekli genetik materyal olarak hem de ondan çoğaltmak. Bu DNA ve/veya RNA replikasyonu süreciyle oluşuyor. Ve virüsle enfekte edilmiş donör canlı hücre, fabrika gibi çalışarak virüsü hem yaşamsal kılıyor ve hem de yeni klonlardan oluşan bir ordu üretiyor.
Bu sürece, virüse ait 4 protein ve bir dizi RNA (genetik bilgi depolayabilen molekül şifresi) katılıyor.
İlk ve dıştaki protein, taç benzeri bir görünüm içeriyor. O nedenden dolayı virüse, ''taç'' anlamına gelen korona adını veriyoruz. Yapısal bütünlük sağlamak için sivri uçlar arasındaki zarda iki protein daha bulunuyor. Membrandaki dördüncü protein ise genetik materyalin (RNA) etrafını saran bir iskelet vazifesi görüyor.
***
Korona’ya ilişkin temel bilimsel bilgiler: Nasıl çalışır?
Virüs efendi, burun, ağız veya gözlerden girer. Akciğer hücrelerindeki ACE2 adı verilen bir enzime bağlanır. Virüs böylece, bizim solunum yolu hücrelerimizle kaynaşır ve RNA'sını serbest bırakır. Virüs tarafından istilayla ele geçirilen ve enfekte edilen hücrelerimiz de, virüsün RNA'sındaki “talimatlara” dayanan proteinler üretmeye başlar.
Enfekte olmuş her hücre, ölmeden önce, virüsün milyonlarca kopyasını çıkarabilir. Üst solunum yollarını etkiler (burundan, ses tellerine kadar giden hava yolları) ve oradan akciğerlere yayılabilir.
Ciddi durumlarda, bağışıklık sistemimiz, akciğer hücrelerine aşırı tepki verebilir ve bunlara saldırabilir; bazı durumlarda ise, enfeksiyon, akut solunum yolu sıkıntısı diye nitelenen sendroma ve muhtemelen de ölüme yol açar.
Virüs ayrıca öksürme veya hapşırma yoluyla akciğerlerden kaçan damlacıklar halinde gün yüzüne çıkar; bu doğrudan diğer insanlara veya dolaylı olarak kontamine (bulaşık) yüzeylere tutunmaya yol açar.
Sabun, virüsü öldürür, çünkü sabun molekülleri, virüsün zar tabakasını eritir ve genetik materyal de böylece parçalanır. Yani el yıkama, virüsü öldürdüğü için, bu enfeksiyonda, büyük bir koruyuculuk ve öneme sahiptir.
***
Korona’ya ilişkin temel bilimsel bilgiler: Karakteristikleri neler?
Üç temel karakteristik sıralayabiliriz:
İlki, Korona-2 son derece bulaşıcı görünüyor. Bir virüs parçacığı, ortalama 1,6 ila 2,4 kişiye bulaşarak hasta edebiliyor.
İkincisi orantısız bulaş özelliği. Bu da yaşlı hastaları orantısız biçimde etkiliyor. 70'li yaşlarda, ölüm oranı diğer yaşlardan ortalamadan 3-4 kat fazla. 40 yaş altı nüfusta bu oran yaklaşık %0,2 gibi görünüyor. Erkeklerin enfekte olma olasılığı da kadınlardan iki kat daha fazla olarak hesaplanıyor.
Üçüncüsü de birçok başka faktörün belirsiz olması. Örneğin, ilk belirsizlik, hafif semptomlar veya tüm semptomlarda gerçek durum nedir veya tanı test eksikliği nedeniyle saptanamayan vakaların kapsamı nedir (?); sorularının yanıtsızlığı. Asemptomatik (belirti göstermeyen) bireylerin, virüsü bulaştırıp bulaştıramayacağı ve inkübasyon süresinin ne kadar olduğu bilinebilmekte midir (?) sorusunun tam bir karşılığı da yok. İyileşmenin bağışıklık sağlayıp sağlamadığı ve sağlıyorsa ne kadar süreyle bu bağışıklığın hüküm sürebileceği bilinmekte midir (?) hususu diğer bir yanıtsız durum. Virüsün mevsimsel olup, olmadığı, ilkbahar ve yaz aylarında azalıp, azalmayacağı da şu an bilinemeyen belirsizlikler arasında.
Bunlar ve belki başka benzerleri, şimdilik tam bir belirsizlik içinde. O nedenle de, her gün yenilenen bilgilere ve epidemiyolojik modellemelere ihtiyaç çok büyük…
Çare, sosyal yanıltlanmada (izolasyon) aranıyor. Çünkü bulaş yayılımının, bir yerlerde durdurulabilmesi için başka bir çare bulabilmiş değiliz.
***
Korona’ya ilişkin temel bilimsel bilgiler: Mevcut ilaç çabaları neler?
Bilimciler uğraşıyor; hekimler sahada uyguluyor. Ne, nedir sorusu da dört basamakta gelişiyor.
İlk yaklaşım: Mevcut ilaçlara odaklanmayı içeriyor. Virüs enfeksiyonlarının tedavi şemalarında yer alan ve hâlihazırda bilinen ilaçlar, salgın tedavisinde hastalarda denenmekte. Bu ilaçlara “tedavi kılavuzlarında” da yer veriliyor.
İkinci yaklaşım: Birçok tedavi seçenekleri içinden, hastalık tedavisinde, ilaç etkilerinin olası mekanizmalarına göre bir seçenek oluşturma yaklaşımını kapsıyor. Örneğin:
-Virüsün çoğaltma yeteneğini hedefleme,
-Protein üretimini durdurmak için bağışıklık sistemini uyarma,
-Bağışıklık sisteminin diğer bölümlerinin aşırı uyarılmasını azaltmak gibi.
Üçüncü yaklaşım: Aşı çalışmaları da büyük hız kazanmış durumda. Ancak erken bir sonuç beklenmiyor. O beklenmediği gibi modifiye bir Kovid-19'a aşının etkili olup olamayacağı hiç bilinmiyor.
Dördüncü yaklaşım: Çin'deki vaka sayısının relatif olarak az olması nedeniyle, dünyanın başka yerlerinde yeni klinik araştırmalara gereksinim üzerinden çabalar yürütülüyor. Bu anlamda, hekimler ve alanda çalışan bütün bilimciler, pandeminin şiddetle sürdüğü dünyanın farklı merkezlerinde ve daha fazla vaka üzerinde, denemeler planlıyorlar veya uyguluyor. DSÖ’de, standart denemelerde birçok ülkeden hastayı ortak bir havuzda toplama ve ilaç tedavi protokolü üzerinde çalışıyor.
Bu faslı, bir de tedavide kullanılan ilaçlar olarak ve onları özetleyen bir tabloyla kapatayım. Tablo, sona koyduğum kaynaktan alıntıdır. Bu da Dünya Sağlık Örgütü’nün şubat, ikinci yarı- 2020 bildirimlerinden bir durum analizi adaptasyonu olarak burada yer almaktadır.
Tablo: Kovid-19 tedavisinde mevcut ve olası endikasyona sahip ilaçlar:
Dünya Sağlık Örgütü bildirimlerinden bir durum analizi adaptasyonu-Şubat, ikinci yarı-2020
*Çin’de Kovid-19 tedavisinde, Mart 2020
***
Korona’ya ilişkin temel bilimsel bilgiler ve sağlık politikaları: Mevcut durumdan yola çıkışla bir özetleme
Bilimsel bilgiler
-Kovid-19 çağımızın en kötü sağlık krizidir.
-Gençlerin, taşıyıcı olarak “enfekte olma” olasılığı daha yüksektir, ancak yaşlıların “ölme” olasılığı daha yüksektir.
-Birçok ülke, pandemiye ilişkin özelleşmiş sağlık hizmetlerine yönelik aşırı taleple karşı karşıyadır. Kapitalizmin merkez ülkeleri dâhil, verili durum, çok az yoğun bakım yatağı ve ventilatör bulunmasıdır. Buna karşın, tedavi ihtiyacı olan çok fazla kritik hasta (sadece Kovid-19 vakaları değil) da bulunmaktadır.
-Korunma faktörü olarak maske bulunmasında dahi güçlükler çekilmektedir.
-Sağlık hizmetlerinin müşteri odaklıdan, yeniden koruyucu ve kamusal hizmete dönüştürülmesi zaruri görünmektedir.
-Hastane yatak kapasitelerinin arttırılması, otellerin, kışlaların ve muhtemelen okulların “Yoğun Bakım Ünitesi'ne (YDÜ)” dönüştürülmesi gerekmektedir.
-Diğer başka sanayi dallarında üretim yapan ve bu amaçla seçilen üreticilerin ventilatör üreticilerine dönüştürülmesi gerekmektedir.
-Kapitalist merkez ülkeler dâhil, pek çok ülkede yeterli sağlık personeli açığı bulunmaktadır. Emekli hemşire, hekim ve tüm sağlık personeline bir seferberlik düzeni içinde gereksinme bulunmaktadır.
-Kuşkusuz tedavisiz durulamayacağına göre, yapılan ya da yapılacak her klinik müdahale konvansiyonel ilaçlar ve bilgilerle sürdürülmektedir. Ne ki yakın vadede ilaç konusunda hızlı bir üretim artışına ulaşmak zor gibi görünmektedir.
Sağlık politikaları:
-Kovid-19 sağlık politikalarının tek bir amacı, hastalığın replikasyon sayısını azaltmak ve böylece yayılma hızını kırarak, en kısa zamanda sonlandırmaktır.
-Bu sonlandırma süreci gerek koruyucu sağlık hizmetleriyle ve hem hastaları ve hem de hasta olmayan nüfusu izolasyona tabi tutarak başarılmak durumundadır. Bu yalıtlama, gönüllü veya zorunlu tutularak, bunun yanı sıra, tedavi edici hizmetleri, hasta nüfusa tam odaklayarak, kolaylaştırmış olacaktır. Normal zamanlardan farklı biçimde, alınacak zorunluluk kararları, bir baskı politikaları olarak anlaşılma güçlüğü içermesine karşın, uygulamada neden olarak zorunluluk içermektedir. O nedenle, siyasetin kimi unsurlarınca, sıkıyönetim talebi dahi gündeme getirilmektedir.
-Mevcut sağlık hizmetleri kapasitesi göz önüne alındığında, baskı politikaları, kısa vadede toplumsal olarak uyulması gereken yegâne politika tercihi olarak da görünmektedir.
-Bu bakımdan, sağlık otoritesinin “Bilim Kurulları'yla” beraber aldığı kararları ve bunun hükümet yönergelerine yansımasını izlemek ve uyum sağlamak gerekmektedir.
-Salgını bastırma politikalarının gereği olarak sağlık ve yönetim otoritelerince alınan kararlar çerçevesinde tedavi, yalıtma, üretim, eğitim ve ulaşım gibi diğer insan hizmetleri, şimdilerde yavaşlatılmış pandemi zamanları sürecinde bulunmaktadır. Normal yaşama geriye dönüş sağlayabilmek için bu özelleşmiş zaman aralığından etkili ve verimli bir biçimde yararlanma gerekmektedir.
-Kovid-19'un prevalansı hakkında güvenilir ve tarafsız bilgi toplamak için nüfusun temsili bir örneğinin mutlaka test edilmesi başka bir gerekliliktir.
-Ülkeler içinde ve arasında farklı aşamalarda ortaya çıkan pandemi zamansal lığını ve göstergelerini, kapsamlı analizlerle ulusal, bölgesel ve yerel pandemi mücadelesine uyarlamak ve uluslararası düzeyde de paylaşmak gerekmektedir.
-Buna ilişkin, yani güvenilir bilgiye dayalı gözetim stratejileri de geliştirmek gerekmektedir.
Diyelim ve bu hafta da soluklanmak için burada duralım.
Sonraki yazı, acaba kapitalist iktisat, mikro ve makro olarak pandemiye dair ve sonrasına ilişkin neler söylüyor sorularını kapsamaya çalışacaktır. Yani resesyon ve belki de depresyonun hikayesi…
Böylece, işin bilimsel ve sosyal perdesini aralamaya çalışarak, hem ne olacağının hem de nasıl olacağının anlaşılması belki daha kolaylaşacaktır.
*Meraklısına Kaynak:
Galeotti S, Galeotti A. (2020); The economics of a pandemic: the case of Covid-19; London Business School, UK