Omen İlk Kehanet: Laiklik karşısında Deccal’den medet uman ruhban sınıfı
Omen: İlk Kehanet’in çerçeve anlatıya getirdiği yeni ve radikal açılım, Deccal’in dünyaya gelmesini sağlamaya yönelik komplonun amacına ilişkin.
Özellikle Hollywood’da son dönemde sıkça başvurulan bir uygulama ticari açıdan başarılı olmuş filmlerin yalnızca devam filmlerini değil ayrıca konuları ilk filmin konusunun geçtiği zaman dilimin öncesindeki zaman diliminde geçen, yani ilk filmdeki olayların öncesini perdeye getiren filmler çekmek şeklinde gerçekleşiyor. 1970’li yılların Şeytan’dan (The Exorcist, 1973) sonra en çok ses getiren korku filmlerinden Kehanet’le (The Omen, 1976) bu minvalde bağlantılı olan Omen: İlk Kehanet (The First Omen) uzatmalı bayram tatili günlerinde ülkemizde vizyona girmişti, ikinci haftasında sinemalarda gösterimleri azalan salon ve seans sayılarıyla da olsa sürüyor.
Omen: İlk Kehanet, 1976 yapımı filmdeki unutulmaz mezarlık sahnesi gibi klasik korku mizansenleri içermese de son derece cüretkâr şeytani doğum sahneleri perdeye getiren, mekân tasarımı ve kullanımı, dönem ambiyansı inşası, pek çok sahnede görüntü yönetimi açılarından en üst düzeyde kalburüstü bir yapım ve de son yıllarda izlediğim en dişe dokunur öyküye sahip korku filmi.
Kehanet, Amerikalı bir diplomatın kendisine doğum esnasında öldüğü söylenen kendi evladı yerine sahiplendiği bir bebeğin aslında kıyamet alametleri arasında sayılan Deccal olduğunu, çocuk büyümeye başladığı zaman keşfetmesini öykülüyordu. Konusu İtalya’da rahibelerin denetimindeki bir yetimhane olarak işlev gören bir manastırda geçen yeni Omen: İlk Kehanet ise söz konusu bebeğin doğumuna giden süreci ve doğumunu perdeye getiriyor. Omen: İlk Kehanet’in çerçeve anlatıya getirdiği yeni ve radikal açılım, Deccal’in dünyaya gelmesini sağlamaya yönelik komplonun amacına ilişkin. Deccal veya Şeytan’ın oğlu gibi mahlukları konu alan çok sayıda filmden farklı olarak ve hatta o anlatılara zıt biçimde burada Şeytan’a tapanların bir tezgâhı değil, doğrudan Katolik Kilisesi içinde nüfuz sahibi ve kıdemli bazı din adamlarının Batı toplumlarında Tanrıya olan inancın ve dolayısıyla Kilise’nin gücünün azalmakta oluşu karşısında toplumları yeniden Kilise’nin kucağına itmek için insanlığa korku salacak bir güç olarak Deccal’in zuhur etmesini sağlamaya dönük olarak canla başla, sebatla, sabırla çalışmaları söz konusu! Hatta bu komploya muhalif olduğundan aforoz edilmiş bir rahip, Kilise’nin en büyük düşman, kendisine en büyük tehdit olarak, sanıldığının aksine, Şeytan’ı değil “laikliği” gördüğünü söylüyor!
Özel olarak dinsel fundamentalizmin laikliğe olan husumetinin ironik bir temsil üzerinden teşhirinin yanı sıra Omen: İlk Kehanet’in bu anlatısı daha genel olarak otoriter iktidar odaklarının kendilerine bağlı kitlelerin bağlılıklarının azaldığı koşullarda bu bağlılığı yeniden tesis etmek için toplumda dehşet, korku yaratacak vakaları el altından tezgahlamasına ilişkin tanıdık stratejinin de alegorisi gibi...