Savaş ve pandemi kıskacında konaklama ve eğlence işçileri
Vardiya'nın bu haftaki yazarı, turizm emekçisi Cafer Yelsalı.
Cafer Yelsalı
11 Mart 2020 tarihinde ilk resmi vaka açıklandığında konaklama ve eğlence sektörünün çok ağır günler geçireceğini kimse bilmiyordu. Elbette ilk tedbirler kapsamında oteller, restoranlar, barlar kapatıldı. Kültür sanat ile birlikte en çok çalışma hayatı değişen emekçiler konaklama ve eğlence işçileriydi.[i] Oteller, zaten sezonluk çalışma için elinde silah olan "Kod 19" u kullanarak işçilerini ücretsiz şekilde evlerine yollamıştı. Diğer işletmeler de bütün çalışanlarını ücretsiz izne yolladılar. Restoranlarda çalışanlar Kısa Çalışma Ödeneği’nin (KÇÖ) açıklanmasıyla rahat nefes almaya başlamıştı. Patronlar KÇÖ’yü sonuna kadar sömürdüler. Sigortasız olan kafe-bar işçileri ve kod 19 ile iş akdi askıya alınan otel işçileri, ne KÇÖ, ne de daha sonra verilmeye başlanan «ücretsiz izin parası”ndan faydalanamayacak duruma gelmişlerdi.
O günler geçti, neden yine gündeme getiriyorsunuz diyebilirsiniz. Ancak daha patronlar o günlerde ellerine aldıkları “fırsatları”[ii] daha bırakmadılar. Tam çalışmaya geçilmişte olsa, kendisi de bir patron olan Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy «çok fazla turistin ülkemizi geçen sene ziyaret ettiğini” de[iii] söylese, patronlar hep bir ağızdan "kazanamadıklarını" haykırıyorlar.
Turizm Bakanı AKP’nin her şey yolunda gidiyor yalanlarına desteğini sürdürse de, şu gerçek ortada:
Turizm misafirlerinin kimlikleri ve nitelikleri çok değişti. Dolar ve Avro’nun aşırı yükselişi, Türkiye’nin Mersin, Antalya, Muğla, İzmir ve İstanbul gibi yerleri çok ucuz tatil yerleri olarak pazarlanmasının sebebi oldu. Ören yerlerin olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu turizmi ise hala istediği performans da sayılmaz. Ucuz tatil, önceden ülkemizi pek tercih etmeyen insanların ülkemizi tercih etmeye başlamasına yol açtı. Fakat bu da şöyle bir durum oluşturdu. Az gelen diğer uluslar dışında, Rus, Ukrayna’lı, Arap halklar ve Almanya’da yaşayan Türkler’in ağırlıklı olduğu bir misafir profili ortaya çıktı. İç Turizm denilen ülke içi tatil ise ekonominin kötülüğü sebebiyle artık imkansız boyutlarda...
Sektör işçilerine, bahşiş kültürüne dayalı kazanç sistemi yıllarca dayatılınca, Arap halkların kendi öz kültürlerinde olmayışından ve Almanya’dan gelen Türklerin ise "Türkiye güzel, siz beğenmiyorsunuz!" söylemlerinden bahşiş vermeyecekleri açık, geriye kalan iki ulus ise 24 Şubat gününden beri savaşta...
Elbette, orada da farklı noktalar var. Dünya genelinde Rusya’ya yapılmak istenen ambargoya AKP’nin ambargo koymaması ile AKP’nin Ukrayna dostluğu, cambazın ipte oynadığı gibi yine turizm piyasasını bir şekilde az da olsa ihya etmenin peşinde olduklarının göstergesi. Yukarıda bahsettiğim gibi Ruslar ve Ukraynalılar misafirlerin yarısını oluşturuyor. Yine Turizm Bakanı’nın geçtiğimiz günlerde, özel bir televizyonda çıktığı programda hedefe ulaşacaklarını söylemişti.[iv] Bu söylemi savaş gibi ince bir konuda bile cambazlık yaptıklarını patronlara söz verdikleri misafir «kelle» sayısını yakalamak için her şeyi yapabileceklerini gösteriyor.
Ahmet Davutoğlu’nın Başbakan olduğu dönemde, Rus uçağını düşürdükten sonra Putin’in ülkemiz turizmine koyduğu ambargoyla havaalanlarında çiçeklerle karşıladıklarını[v] unutmadık. Ardından AKP’nin Rusya ile arayı düzeltmek için S400’ler aldıkları zaman küsen Ukrayna’na ile muhtaç oldukları Ukrayna halkı için geliştirilen canım cicim politikalarını da unutamayız. En son geçen sene Ukrayna’ya SİHA sattıkları[vi] için Covid-19 bahanesi ile gönderilmeyen Rusya halkı için atılan çeşitli taklalara bir de savaş taklaları eklenmiş durumda...
Elbette, yorum dış ilişkiler uzmanlarının yorumudur. Bizim anlatmak istediğimiz, pandemideki fırsatçılıkları bitmemişken, patronların şimdi savaş bahanesiyle fırsatçılığı sürdürecek olmasıdır. AKP’de bu konuda patronlar için jonglörlük yapmaktadır.
Bundan sonra yapılması gereken açıktır. Konaklama ve Eğlence iş kolu işçileri daha fazla bir birine sarılmak zorunda! Patron kulüpleri yani örgütleri turizm, gastronomi alanında çoktur. İşçilerin ise neredeyse yok denecek kadar azdır. Her fırsatçılık yaptıkları noktada, teşhir edilmeli ve mücadele büyütülmelidir. Patronlara karşı inatçı olunmalı, hesabı bizim ödemememiz sağlanmalıdır! İş yerlerini bir masa olarak ele almak gerekirse, masanın bir adabı vardır. Bu adap iş kanunudur. Ayrıca bizler onu masamıza davet edip bize patronluk yap demedik, masa ya o davet etti bizi...
O yüzden bu masada hesabı masanın sahibi olan ve parası en çok olan öder!
[i] https://www.turizmajansi.com/haber/turizm-calisanlarinin-yeni-gelir-kapisi-oldular-h44333
[ii] Bir örnek ; https://twitter.com/isci_tv/status/1295802791689105409?s=20&t=FkS0r7rKGZGtkYrr1avhBw
[iii] https://www.bloomberght.com/ersoy-2021-de-turkiye-30-milyon-ziyaretciyi-gecti-2297684
[iv] https://www.turizmgunlugu.com/2022/03/09/bakan-mehmet-ersoy-rusya-ukrayna/
[v] https://tr.sputniknews.com/20160903/rusya-charter-cicek-kokteyl-antalya-1024683633.html
[vi] https://www.tasnimnews.com/tr/news/2021/10/31/2598957/t%C3%BCrkiye-nin-ukrayna-ya-siha-sat%C4%B1%C5%9F%C4%B1-rus-t%C3%BCrk-ili%C5%9Fkilerini-tehdit-mi-ediyor