Gençliğimde seçim yazması çok kolaydı. Seçmen A partisine yol verdi, B partisine seni takdir ediyorum ama seni daha çok ana muhalefet olarak görmek istiyoruz dedi, C partisine sana yeterince güvenmiyorum ama Meclis’te olmanı önemsiyorum dedi, D partisine kusura bakma dersini daha çok çalışmalısın diyerek barajı geçirmedi, türünden hayali tontiş bir amca/teyze figürü yaratır, sanki herkesin yerine o karar vermiş gibi onu konuştururdu. Ülke yaklaşık 10-15 yıldır seçmen şu mesajı verdi denmenin ötesinde nerdeyse kilit olmuş bir politik taraflaşma içerisinde. Tontiş amca/teyze artık bir partiyi överken diğer partiye “keşke ölsen” demekte.
Bu kamplaşmanın hem referandumda hem CB seçimlerinde %50’ye %50 olduğunu söylersek kabaca doğru tahlil yapmış oluruz. Tabi milliyetçi kampın ikiye bölünen yapısının bir kısmı diğer, bir kısmı da öteki taraftaydı. Bu kampın diğer tarafında olan HDP ise kendi tarafındaki kampta olanın da sahiplenmediği, karşı kampın da bakın onlar orada diyerek “öbürleştirildiği” bir noktadaydı. Ama Kürt Hareketi belki de son yıllarda sonuca en fazla etki edecek bir politik manevra ile diğer kampın geriletilmesine olanak verdi.
Şimdi bu seçimin politik etkileri ve mesajlarına girmeyeceğim. Sonuçta İleri Haber editörlerinin benden beklentisi genel olarak ekonomi yazıları yazmamdı. Peki o zaman seçimlerin politik durumunu bir ekonomi ile açıklayalım.
Aşağıdaki liste Gayri Safi Milli Hasıla’nın kişi başına ortalamasının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu 10 ili sergilemektedir. Karşılarında ise o ilde seçimleri kazanan partiler.
Tablodan görüldüğü gibi CHP bu 10 ilin 8’ini almış. Seçim gecesi Bilecik ve Bolu sana ne oluyor demiştik. Ne olduğu bu tablodan da görülmekte.
Tabi ülkede 81 il varken sadece 10 tanesinin ortalama üstü olması vahim bir durum. Gerçi nüfusları da fazla denebilir ancak nüfusun fazla olmasının matematiğin kuralı gereği kişi başına geliri azaltan bir etki yapması gerekir. Ancak yukarıdaki illerin birçoğu nüfus olarak da ilk sıralarda.
Şimdi gelelim son 10 ile.
Listeden de görülebileceği gibi zaten son 10 il Kürt’lerin yoğun yaşadığı iller veya yakın coğrafyaları. 5 AKP, 5 HDP eşit bir şekilde paylaşılmış. Kürt coğrafyasının farklı dinamikleri var diyerek, o bölgeleri listeden çıkardığımızda ise...
Liste sanırım daha netleşen bir tablo ortaya koyuyor. Kürt coğrafyası hariç gelir durumu en düşük 10 ilde 9 AKP, 1 MHP görünmektedir.
Bu listeler artırılabilir. Örneğin ilk 10 ilden sonraki 10 ilde CHP 4 AKP 3 MHP 3 ilde önde. CHP’nin ağırlığı devam etmekle birlikte hızla azalmış. Kişi başı gelir durumu son 10 ilden sonraki gelir durumu diğer 10 ilde de CHP 2 ilde almasına rağmen AKP 8 ilde almış.
Gelir durumu oldukça geri durumda olanların AKP’ye oy vermesini durumlarının düzelteceği umuduyla olmadığını sanırım söyleyebiliriz. Sonuçta AKP yeni bir parti değil ve 17 yıldır iktidarda. Refahı daha yüksek iller nasıl AKP’yi bundan dolayı ödüllendirmeyip tersine CHP’ye vermiş ise diğer iller de benzer tavır gösterip AKP’ye bir ceza kesmemiş. Karşılaştırma için 15 yıl önceki verilere de bakılabilir ama yazıyı tablolara boğmamak için rahatlıkla tabloların ağırlıkla aynı olduğunu söyleyebilirim.
Lafı dolandırıp durduğumun farkındayım. Buradan bir sonuç çıkartmam beklenebilir, ehil bir yazar olsaydım bunu yapardım ama maalesef bu durumu açıklayabilecek bir kolay varsayım bende de yok. Ve yine maalesef ki yoksullar neden AKP’ye oy veriyor sorusunun yanıtını bulmak zorundayız. Tabi derdimiz felsefi bir tartışma değil; amacımız sosyalistler ne yapmalı sorusunun da yanıtını bulmak.