Değişmek ve dönüşmek herkes için zordur. Sancılı, fırtınalarla dolu bir yol… Ve hiç bitmez. Yaşamımız boyunca hepimiz değişiriz, yeni yollar buluruz; girdiğimiz yollara şaşırırız; bazen değişmeye direniriz; çoğu zaman uyum sağlamakta zorlanırız. Fakat yaşamın sürekliliği için değişmek, dönüşmek; hep yeniyi ve elbette ileriye gitmek mecburiyet diyebileceğimiz bir noktada durur. Kabul edelim veya etmeyelim, bu yaşamın yollarına dizilmiş herkes bu süreçlerden geçmiştir, geçecektir.
Ve büyümek… Çoğu zaman özellikle çocuklar için salt fiziksel durumlara işaret etse de; bilişsel ve duygusal anlamda büyümek de herkes için zorlayıcıdır. Özellikle çocuklar için; özellikle çocukların erken çocukluk dönemlerinde… Çünkü büyümek içinde değişmeyi barındırır, dönüşmeyi hedefler, bu yaşama uyum sağlamanın yollarından bir tanesidir. Ve çocuklar, bu dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren hiç durmadan büyürler. Elbette ki kilolarının sağlıklı, boylarının uzun olması önemlidir. Fakat daha da önemlisi bu büyüme süreçlerini yaşarken yaşadıkları dünyaya ne denli uyum sağlayabildikleridir. Sürekli değişen dünyanın henüz yeni bir parçasıyken, kendileri de değişmek zorunda olmakla birlikte bu değişimin neresinde, nasıl var olacakları önemlidir.
Çocuklar yaşlarına yeni yaşlar eklerken ve deneyimlerini çoğaltırken temas ettikleri herkesten ve her şeyden bir şeyler öğrenirler. Bu öğrendikleriyle de zihinlerinde ve duygularında şemalar oluştururlar. Oluşturdukları şemalar zaman geçtikçe tekrar tekrar düzenlenir. İlerleyen yaşlarda bu şemaların düzenlenmesi ilk çocukluk dönemlerine nazaran daha zor olsa da değişim işte yine burada da karşımıza çıkar. Ve çocukluk dönemlerinde sağlıklı değişim şemaları kuran bireyler, ilerleyen yaşlarında karşılaşabilecekleri her yeni duruma daha rahat adapte olur, daha çözümcü yaklaşır ve buralarda kendilerini daha rahat var edebilirler.
Çocuklara içinden geçtikleri dönemde bahsettiğimiz değişimi, içinde öznesi oldukları dönüşümü açıklayabilmek zordur. Özellikle her yeni gün bambaşka bir şeyle tanışıp tüm bunlara uyum sağlamak durumunda olduğumuz dünyamızda… Onlar, özellikle erken çocukluk dönemindeki çocuklar, değişim sürecini anlama ve anlamlandırma konusunda yetişkinlerden daha karmaşık şemalara sahiptirler. Bu yüzden yeni bir insan onun davranışlarını ters yüz edebilir, yetişkinler için olağan olan bir taşınma işlemi onun dünyasında yıkıcı etki yaratabilir; elde olmayan sebeplere değişen koşullar onları hiç tahmin edemeyeceğimiz duygulara sürükleyebilir. Bunların davranışlarda gözlemlenebilen kısmına yetişkinler şahitlik edebilme şansına sahip olsa da görünmeyen kısmında kopan fırtınaları da sezebilmek gerekir…
Buraya kadar anlattıklarımız dünya üzerinde yaşayan herkesin az ya da çok deneyimlediklerinden sadece birkaç tanesi. Yetişkinler kendi değişim dönüşüm süreçlerini yönetebilmek adına uğraş verirken, çocukların süreciyle ilgili neler yapabiliriz? Onlara verdiğimiz sözel yönergeler veya anlattıklarımız zaman zaman etkili olmayabilir. Çünkü çocuklar genellikle özdeşlik kurmak ve ortak bir duyguyu paylaşmak eğilimindedirler. Ve yetişkinlerin karmakarışık cümleleri her ne kadar imla hatalarından arınık olsa da onların duygularını devirebilir. Özdeşlik kurabileceği alanlar yaratmak, duygularını paylaşabileceği ve hatta benzer duyguları hisseden birilerinin olduğunu göstermek bu geçirdikleri tüm bu sürecin ilk zamanlarını oldukça kolaylaştıracaktır.
Değişmenin beraberinde farklılıkları da doğuracağını anlatabilmenin birçok yolu olmakla birlikte, başımızı yine kitaplığın raflarına çevirmekte fayda var. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz ortak duygular ve özdeşlik kurulabilecek alanlar yaratmanın yolu elbette ki bir vadede kitapların sayfalarından da geçecektir. Çocuklar, sayfalarda gezinirken benzer duygular hissettikleri karakterleri anlamaya çalışırken kendilerini de anlayacak, yorumlayacak; kendi içinde bulundukları durum ve duyguları da anlamlandırabileceklerdir. Tüm bu duygu ve durumların çeşitli olduğunu, değişebileceğini, değişimin ve beraberinde getirdiği farklılıkların aslında yaşamlarımız için ne derece renklendirebileceğini; zaman zaman tüm bu değişim farklılıklarla üzülebileceğimizi fakat yine de bunlarla baş edebilecek güçte olduğumuzu…
Kitaplar sarıp sarmalayan yönüyle birlikte çocukların yaşadıkları, hissettikleri, zaman zaman anlamlandıramadıkları duyguları; büyümenin sancısını, değişimin zorlayıcı tarafını, farklılıkların hep var olacağını çocuklara sezdirmenin yanı sıra onlar için adeta bir sığınak olabiliyor. İçinde bulundukları her anın yaşamda bir karşılığı olduğunu gördükçe de yollarına daha rahat devam edebiliyorlar. Kendilerini buldukları sayfalar, daha sonrasında kendi hikayelerinin basamaklarını oluşturuyor adeta. Kendilerini kocaman bir boşlukta sallanır gibi hissettikleri zamanlarda, kitaplarla birlikte bir salıncağın esintisinde buluyorlar kendilerini. Ne kadar hızlı olursa olsun esen rüzgar, iplerini daha sıkı kavrayabiliyorlar kelimeler sayesinde; akıp giden yaşamın, kendi duygularının, kelimelerin…
Takıldığımız her taşta, girdiğimiz her yeni yolda, çıkmak bildiğimiz her sokakta; yaşam akıp dururken ve bunun önüne veya arkasına düşme şansımız yokken; yaşamın içindeki tüm değişiklikleri yakalayabilmek adına… Zamanın boyutsuzluğunu sayfalarda yakalayabilmek için…