Yaşam gerçekliğinden ‘farklılık’lara…

Özel gereksinimli bireyler, çoğu insan “görmese” de hayatımızın her alanında varlar, bizler gibi yaşamlarını devam ettirmeye çabalıyor, yaşamın bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar. Üstelik herkese göre çok daha zor biçimde. İnanılmaz bir çabayla… Özel gereksinimli bireyler için koşulları lokal olarak değiştirmek yeterli değil, elbette ki gerekli fakat daha fazlasına ihtiyaç var: daha yapıcı düzenlemelere, eğitimlere ve kapsayıcı uygulamalara. Tüm bunların ne kadarı kurum ve kuruluşlar tarafından karşılanıyor, yetiyor mu veya daha fazla neler yapmak gerekir; burası başka bir alan. Şunu üzülerek belirtmek gerekir ki özel gereksinimli bireyler yaşça birer yetişkin olana kadar yani çocukluk dönemlerinde hepimizden çok ama çok daha fazla zorlanıyorlar.

Yaşadığımız hayat, koşulları itibariyle herkes için zor. Çocuklar için de oldukça zorlayıcı. Kendilerini anlama, farkına varma, gerçekleştirme gibi birçok süreçten geçiyorlar. Tüm bunlar büyümenin doğal bir parçası olsa da şartlar dahilinde bu süreçlerini tamamlıyorlar. Özel gereksinimli çocuklar için ise her şey- aklınıza gelebilecek her şey- daha da zorlayıcı. Bir yerde oturmak, ayakkabı bağlamak, bir yolculuk yapmak, ona söylenen kısacık bir cümleyi anlayabilmek… Çok küçük ve basit noktalar bile onların duygu dünyasını ve zihnini karmakarışık hale getirebiliyor. Hal böyle olunca da belki de mecburi bir şekilde hayatın birçok noktasından geri çekilmek zorunda kalıyorlar. Sokaklardan, eğitimden, toplumsal ilişkilerden, iş yaşamından… Tablo buradan bakınca oldukça iç karartıcı. Onlara dokunabilmek, yetebilmek, birlikte bir yaşam sürdürebilmek yoğun bir çaba gerektiriyor. Fakat bir yerden başlayabiliriz! Özellikle de en başından, onların –ve tabii ki beraberinde ebeveynlerinin- yaşama karışmaya başladığı zamanlardan… Çocukluk döneminden itibaren, özel gereksinimli çocuklar başta olmak üzere tüm çocuklarla birlikte, hep birlikte yaşayabileceğimiz bir yaşamın temellerini atabiliriz.

Yaş grupları yakın çocuklar yetişkinlerden daha fazla birbirini hisseder, sarılıp ve kolay iletişim kurarlar. Çocuklar dış dünyanın olumsuz etkilerine ne kadar az maruz kalırlarsa birbirlerinin yaşamlarına o denli dokunabilir, onları anlayabilir ve ortaklaşabilirler. Elbette ki tüm bunları yaparken yetişkinlerin sağlayacağı veya sağlamak zorunda olduğu koşullar vardır. “Birlikte yaşamak” bir ya da birkaç kişinin öznel çabasıyla değil topyekun bir anlayışla mümkün olacaktır.

Yetişkinlerin bu noktada onlara aktaracakları da hayati önem taşır. Farklılıkları anlamak, benimsemek ve bu farklılıkla yaşamak adına… Bu noktada kitaplar çocuklara bu farklılıkları anlatmanın yollarından sadece bir tanesi. Çocukların gelişimsel ve bilişsel farklılıklarını konu edinen kitaplar, onların yaşamlarıyla buluştuğu zaman, bu zorlu yolculuk bir nebze olsun kolaylaşacaktır.

‘Down Sendromlu Bir Arkadaşım Var’1, ‘ Benim Otizmli Arkadaşım’2, ‘Cem’in Disleksi Hikayesi’3, ‘Lara’nın Epilepsi Hikayesi’4 gibi sıralayacağımız kitaplar, çocukları yaşamın içinde var olmuş ve olacak olan bu farklılıklarla tanıştırıyor. Onlara anlatıyor ve başka bir dünyanın kapılarını aralıyor. Çocuklar bu kitaplarla karşılaştıkça, özel gereksinimli arkadaşlarıyla iletişim kurarken ve onların dünyasına dahil olurken daha da özenli yaklaşıyorlar. Onlarla empati kuruyor; bazen anlamlandıramasalar da hissediyorlar onları. İlerleyen yaşlarının “birlikte yaşama” anlayışını da bu yaşlardan itibaren kazanmış oluyorlar.

Daha önce bahsetmiştik; edebiyat iyileştirir… Okumak yaş grubu ne olursa olsun birçok insan için bambaşka yolları gösterir. Özellikle de çocuklara. Onlar hayata hazırlanırken ve bu yolda düşüp kalkarken birçok şeyin yeniden, yeniden ve yeniden farkına varırlar. Yaşam yolculukları boyunca karşılaştıkları veya karşılaşma ihtimallerinin olduğu her bir noktayı görmesine vesile olmak da yetişkinlerin sorumluluklarından biridir. Onlara yol arkadaşlığı yaparken birlikte okuyacağımız kitaplar ise bizlere en yardımcı olacak, önümüzü açacak, başka dünyalara götürecek ve yaşamın içinde gerçek kılacaktır.

Yaşamlarımızın gerçekliğinden ‘farklılık’lara uzanan yolculuğun engebesiz, önyargısız ve birlikte olması dileğiyle…


 

Down Sendromlu Bir Arkadaşım Var, Kolektif, Tübitak Yayınları.

Benim Otizmli Arkadaşım, Sue Adams, Sola Kidz.

Cem’in Disleksi Hikayesi, Helena Kraljic, Tübitak Yayınları.

Lara’nın Epilepsi Hikayesi, Helena Kraljic, Tübitak Yayınları.