Kar ve Ayı: Bir ‘olağan şüpheliler’ filmi
Kar ve Ayı, Aslı’nın karlı yollarda arabasıyla yolculuğu ile açılışından itibaren Aslı’nın öyküsünün filmi olarak belirse de kanımca örtük merkezinde esasen tek boyutlu olmayan, karmaşık bir profil ile sunulan Samet’in yer aldığı bir anlatıya sahip.
Yerli sinemamızda son bir yıl içinde en çok dikkat çeken filmlerin ikisi, Emin Alper’in Kurak Günler’i ve Özcan Alper’in Karanlık Gece’si taşraya atanan kamu görevlisi baş karakterlerin yerel güç dinamikleri ve maço kültürle karşı karşıya gelmelerini içeren konulara sahiptiler. Senarist-yönetmen Selcen Ergun’un dün (Cuma) vizyona giren ilk uzun metrajı Kar ve Ayı’nın baş karakterinin de zorunlu hizmet kapsamında bir kasabaya yerleşen genç bir hemşire oluşu ilk duyuşta bu iki film ile benzer motifler ve/veya benzer temalar içeren bir film olabileceği izlenimi uyandırsa da Kar ve Ayı aslında baş karakterinin taşraya atanan bir memur olması dışında diğer iki film ile herhangi bir ortaklık taşımayan, farklı, kendine özgü temalar içeren bir çalışma.
Bu filmdeki performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan Merve Dizdar’ın canlandırdığı Aslı adlı hemşire, karla kaplı ve bu sebeple ulaşımın zor olduğu bir coğrafyadaki bir kasabaya yerleşir ve sağlık ocağında işbaşı yapar. Aslı’nın hasta ve hamile bir kadına (bu yan rolde Asiye Dinçsoy’un çok başarılı bir performans sergilediğini not etmeden geçmek olmaz), kasap olan kocasının yanında çalışmayı bırakıp dinlenmesini söylemesi kadının kocasının hiç hoşuna gitmez ve bir gece bu adam sarhoş halde Aslı’yı sokakta sıkıştırır, Aslı da onu iterek arkasına bakmadan uzaklaşır. Ertesi gün söz konusu adamın evine dönmemiş olması ardından şüpheler onunla husumeti olan Samet adlı bir genç üzerinde yoğunlaşır. Bu arada Samet, kasabaya geldiği ilk günden beri Aslı’ya ilgi duymakta, besbelli ona yakın olmak kaygısıyla Aslı’ya mütemadiyen ufak-tefek işlerde kendiliğinden yardım elini uzatmakta ve bu durum Aslı için giderek rahatsız edici bir hal almaktadır.
Kar ve Ayı, Aslı’nın karlı yollarda arabasıyla yolculuğu ile açılışından itibaren Aslı’nın öyküsünün filmi olarak belirse de kanımca örtük merkezinde esasen tek boyutlu olmayan, karmaşık bir profil ile sunulan Samet’in yer aldığı bir anlatıya sahip. Samet, Aslı’ya yönelik tavırları ile Aslı için rahatsız edici bir figür olmakla birlikte öte yandan (küresel iklim değişikliğini imler biçimde) beklenenden çok daha uzun süredir devam etmekte olan kış koşullarında yöredeki vahşi hayvanların kasabaya inmemesini sağlamak için ormanlık bölgelere yiyecek bırakan kendine özgü bir nevi bir hayvansever, bir doğasever. Zaten kasap ile Samet arasındaki husumet de kasabın geçmişte kapana kısılmış bir ayıyı öldürmesini Samet’in ihbar etmiş olmasına dayanıyor. Dolayısıyla Samet, Aslı’ya yönelik tavırları açısından Aslı ve izleyiciler nezdinde ‘rahatsız eden erkek’ konumundayken kasaba halkı içinde ise norm-dışı, ayrıksı bir karakter.
Erkek egemen kolektif bilinçaltında arketip kadın imgesi, erkeğin kurucusu olduğu varsayılan kültür ve uygarlığın karşısında doğa ve hayvan alemi ile yakınlık içinde tasavvur edilegelmiş iken burada Samet kendini doğanın ve ayının yanında konumlandırmış. Dolayısıyla ortada bir kayıp söz konusu olduğunda, hele bu kayıp kapana kısılmış bir ayıyı gözünü kırpmadan öldürmekte beis görmemiş bir erkeğin kaybı olduğunda “olağan şüpheliler” Samet ve ormanda kol gezen ayı oluveriyor…