Küba’nın gündemini ve koşullarını yakından takip edenlerin oldukça iyi bildiği, uzaktan kulak ucu ile misafir olanların ise detaylarına hakim olmadıkları birkaç konuda ciddi gelişmeler var. Hem pandemi sonrası adayı ziyaret etme niyeti olanları, hem de Küba’nın siyasi gündemini, özellikle de Fidel sonrasını takip edenleri ilgilendiren gelişmeler bunlar.
Kısaca hatırlarsak, 1990’larda SSCB ve sosyalist blokun dağılması sonrasında, Küba’da ‘Özel Dönem’ olarak adlandırılan, yaklaşık on yıl kadar süren bir süreç yaşandı. Bu dönemde, ülkenin SSCB sübvansiyonuna dayalı, verimlilikten uzak ekonomik altyapısı çok zorlanmış ve küçülmüştü. Bu durumdan çıkış için öngörülen stratejik çözümlerden birisi turizm diğeri de biyoteknoloji olmuştu. İşte tam bu dönemde ülkede uzun yıllar kullanılan yerel pesoya (CUP) ek olarak “convertible peso” (CUC) olarak ikinci bir para birimi getirildi. Başlangıçta CUC sadece turistlerin kullandığı ama sonrasında Kübalıların da “Dolar Dükkanlarından”, CUC ile alışveriş yapılan dükkanlar, alışveriş için kullandıkları para birimi olarak yaygınlaştı. Küçük işletmelerin yaygınlaşması ile günlük hayatın tam da merkezine yerleşti.
Turizm her ne kadar pandemi yüzünden durma noktasına geldiyse de, uluslararası yatırımların artması sonucunda bu ikili kur sistemi artık işlemez hale geldi. Dolayısıyla çok yakında bu ikili para birimi sonlanacak ve tek kur sistemine geçilecek.
Yine turizmin yan etkilerinden olan özel işletmelerin (lokanta, taksicilik, pansiyonculuk vb.) artmasıyla, insanlar ek gelir sağlamak için bu alanlara daha çok yöneldiler. Bunun sonucunda da devlet sektörü ve fabrikalarda çalışanların gelirleri ile turizm ve yan sektörlerde kendi hesabına çalışanlar arasında ciddi gelir farkları olmaya başladı. Öyle ki, bu durum Kübalıların ileriye dönük meslek seçimlerini de etkilemeye başlamıştı. Ada’da gerçekleşecek ikinci önemli gelişme, devlet sektöründe çalışanların maaşlarının ortalama 5 kat artacak olması. Burada temel amaç ücretli çalışanların, daha iyi yaşamalarını sağlamak ve turizm sektöründe çalışanlar ile aradaki makası bir miktar kapatmak.
Küba’da neredeyse devrimin başından beri karne uygulaması var ve her aile de bir karneye sahip. Böylece her ay bazı temel gıda ürünleri ücretsiz alınabiliyor. Bakliyat, tavuk, balık, kıyma, yumurta, ekmek, şeker, tuz gibi ürünler bu listede var. Ama sağlanan miktarlar bir ay icin yetmediğinden Kübalılar arayı maaşlarından, ek işlerden ya da yurt dışında yaşayan akrabalardan gelen paralar ile kapatıyorlar. Karne sisteminin yarattığı bir diğer sorun, insanları çalışmaya teşvik etmemesi. Yani temel çelişki, yılların karne sistemi bazı insanlar için hala vazgeçilmez, bazıları için de geçerliliğini oldukça yitirmiş durumda. Karnenin kaldırılması için daha güçlü bir ekonomik yapıya ihtiyaç duyulduğu da şüphesiz. İşte üçüncü önemli gelişme, bu karne uygulamasının yakın zamanda kaldırılabilecek olması. Yeni düşünülen sisteme göre herkese aynı yardımı yapmak yerine, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi daha seçici, belirleyici bir sürece adım atılacak.
Yazının başında kısaca özetlediğim, 1990’lardaki “Özel Dönem”e benzer gergin bir sürece giriyor Küba. ABD ablukasının zaten var olagelen ve Trump döneminde daha da artmış baskısı, dünya ekonomisinin, ticaretin ve özellikle Küba’nın can damarı turizmin yavaşlaması ile yukarıdaki kararları alıp uygulamanın arifesindeler. Devlet Başkanı Díaz-Canel’in özellikle vurguladığına göre, Küba sosyalizmi ekonomiye uygulanacak her türlü şok tedavisini reddettiği gibi, yeni koşullardan olumsuz etkilenebilecek Kübalıları da destekleyecek. Bu yeni düzenlemeler Anayasa ile koruma altında olan devrimin kazanimlarını da etkilemeyecek.
Kaynak: http://en.granma.cu/