Metaverse: Kapitalizmin yeni oyuncağı!
Tüketim toplumunun tüketim alışkanlıklarından yararlanarak alışverişi daha kolaylaştıracak, daha çok özendirecek, kışkırtacak, tüketmeye zorlayacak, insanların, bizzat kendilerini de bir ürün olarak satılabilirliğini destekleyecek yeni bir ortam.
Son günlerin popüler, yeni konusu: Metaverse.
Bilişimcilerden, yatırımcılara ve sıradan vatandaşlara kadar herkesin bir fikri var. Önce herkes ne olduğunu merak ediyordu; şimdi de “Acaba arsa mı alsak?” diye soran bir kitle var.
En son söyleyeceğimi en baştan bir söyleyeyim, sonra devam edelim.
Metaverse, kapitalizmin tüketim toplumuna dayattığı, para kazanacağı yeni bir araç.
Üç kavramı tanımlamakla başlayayım;
İlki, Platform:Tüketiciyi ve üreticiyi, yani birbirinden bağımsız olarak işleyen arz ve talep gruplarını buluşturan, yeni bir iş modeli.
Örneğin Uber! Araban var, kayıt oluyorsun, birini bir yerden bir yere taşıyorsun. Platform sahibinin yani Uber’in, ne tek bir arabası var ne de taşınan kişilere karşı bir hukuki sorumluluğu. Sadece, arz ve talep sahibi iki grubu buluşturuyor.
Ya da AirBNB! Evin, odan var, kiralıyorsun. Biri ya da birileri geliyor, 3-5 gün konaklayıp gidiyor. Platform sahibinin, yani AirBNB’nin, hiçbir gayrimenkulü yok. Sadece ev sahibi ile kiralayanı buluşturuyor.
Gelelim, ikinci kavrama: Yapay Zeka.
Yapay Zeka, insanların davranışlarını simule eden, öğrenen ve insanların yapageldiği bazı işleri devralabilecek, başka bir deyişle, insanın yerini alabilecek uygulamalar, çözümler…
Örneklersem, otobanda giden bir arabayı, otonom konuma aldığınızda, hızını ayarlayan, güvenli sollama yapan, aldığı trafik ve hava durumu bilgisine göre yolu belirleyen, özetle arabayı tamamen kendi kullanan otomatik şoför, tam anlamıyla bir yapay zeka uygulaması.
Üçüncüsü de Arttırılmış Yapay Zeka: İnsanların yapageldiği işleri yapmalarına destek olan, öğrenme yetenekleri olmayan, insanların yerini almaya aday olmayan akıllı uygulamalar, çözümler...
Kısaca, yapay zeka, insana gerek duymadan, insan emeğinin yerini alan, öğrenen çözümler. Arttırılmış yapa zeka ise insanla bir arada çalışan, onun iş yapış ve üretim süreçlerini kolaylaştıran çözümler.
Bu üç kavramdan yola çıkarak Metaverse’e bakarsak, basit ve kısa bir tarifle, yapay zeka ile desteklenen yeni bir platform olduğunu söyleyebiliriz. Tüketim toplumunun tüketim alışkanlıklarından yararlanarak alışverişi daha kolaylaştıracak, daha çok özendirecek, kışkırtacak, tüketmeye zorlayacak, insanların, bizzat kendilerini de bir ürün olarak satılabilirliğini destekleyecek yeni bir ortam.
Çok metafor var; ama ben, AVM (Alışveriş Merkezi) örneğinden gidecegim!
Bir ürün alacaksanız, AVM’ye gidebilirsiniz, ilgili mağazaya girersiniz, ürünü seçer, dener ve alırsınız. Aynı mağaza birden fazla AVM’de yer alabilir ve hepsinde de aradığınız ürün aynıdır. Sizi AVM’ye çeken, motive eden, orada bulunmanızı sağlayan her şeyin, bir an için “sanal” bir ortamda olduğunu düşünün ve yaşadığınız bu “gerçek” AVM tecrübesini, “sanal” AVM’de yaşadığınızı hayal edin!
Nasıl ki birden fazla AVM varsa, birden fazla da “Metaverse” olacak. Dolayısıyla buradan kapacağınız bir dükkan, o AVM iş yapmazsa, geleni gideni olmazsa bir işe yaramayacak. Üstelik Sanal AVM açmak, gerçek AVM açmaktan çok daha kolay olduğu için kimin hayatta kalacağını bilmek de imkansız. Yüzlerce, binlere Metaverse olabilir.
Ayrıca bir Avatar’ınız olacak, tıpkı “Avatar” filminde olduğu gibi. Bu avatarınızla o Metaverse senin, bu Metaverse benim diye dolaşabilirsiniz. Yemek katına çıkıp, “sanal” yemek siparişi verebilirsiniz, ama tabii ki “gerçek” para ödeyerek; ya da bir arkadaşınızı gördüğünüzde “sanal Starbucks”ta oturup, “sanal kahve”nizi içerken, ödemeyi gerçek para ile yapabilirsiniz. Bir mağazaya girip, “sanal bir kıyafete” veya “sanal bir digital sanatsal üretime”, “gerçek para” verip gerçek olmayan bir tüketimi yaşamaya devam edebilirsiniz.
Yüzlerce örnek var!
Tabii ki buralarda olmak, “sanal sanal” dolaşmak son derece popüler olacağından müthiş bir cazibe ve sonsuz bir iş fırsatı sunacak. İşin üç boyutlu, sanal gerçeklik ve yapay zeka ile desteklenen, koca bir bilgisayar oyununun içindeymiş gibi gerçekleştigini hayal edin.
Ancak öte yandan, bu işleyişte, “insan”a dair rafine bir fayda nedir derseniz, neredeyse yok. Benim görebildiğim faydalardan biri, engelli yurttaşların sosyalleşmelerine ve yeni beceriler kazanmalarına değer verecek ve kolaylaştıracak bir platform olması diyebilirim. Baska faydalarda söyleyen cikacaktir ama özünde “insanliga” faydali birsey cikmaz.
Metaverse’den arsa satın alma konusunda da “ÇiftlikBank”ta olduğu gibi dolandırıcı ve mağdur ilişkileri görmeye hazır olun.
Sonuç olarak Metaverse, kapitalist sistemin, ürün ve hizmetlerini, hem de bizlerin gönüllü paylastığımız verilerimizi de kullanarak, daha kolay, hızlı ve cezbedici olarak, yine bizlere satmak için getirmekte olduğu başka bir platform.
Unutmayın! Sosyal medya şirketlerinin gelirlerinin %95'i reklamlardan geliyor ve o reklamları verenler, bizlerin dolaşırken bıraktığımız dijital ayak izlerimizin kendilerine satılması yüzünden reklam vermeye devam ediyorlar. Dolayısıyla Metaverse’de dolaşırken de yapacağınız her hareket, dijital iz, bu defa o Metaverse içindeki bütün firmalara satılacak.
Bu kapitalist döngüde, bu şekilde “sanal” ortamlarda ürün ve hizmet almaya karar vermeden önce, satılan ürünün kendisinin aslında bizler (insanlar) olduğunu hep anımsayın.