Türkiye sinemasında pandemi filmleri: Maskeler de Düşer ve Seni Buldum Ya!

Koronavirüs salgınının sinema üzerindeki kısa, orta ve uzun vadeli çok yönlü etkileri hakkındaki spekülasyonlar, tartışmalar, beyin fırtınaları sürüyor. Bu köşede bu minvaldeki yazılarımda konunun daha çok sinema salonlarının, film izlemenin öncelikli mekanı olma konumunu koruyup koruyamayacakları üzerinde durmuştum. Tabii konunun, kısmen bununla bağlantılı ama kendi özgül dinamikleri de olan diğer yönleri arasında salgının film yapma pratikleri ve filmlerin biçim ve içerikleri üzerindeki yansımaları da yer alıyor.

Reha Erdem’in merakla beklenen, salgın sırasında çektiği yeni filmi Seni Buldum Ya! geçen cumartesiden itibaren çevrimiçi platform Mubi abonelerine sunuldu. ‘Mandıra Filozofu’ filmlerinin yönetmeni ve oyuncusu olarak tanınan Müfit Can Saçıntı’nın senarist olarak da imzasını attığı Maskeler de Düşer ise geçen yaz aylarında YouTube üzerinden izleyici karşısına çıkmıştı (Saçıntı filmine YouTube üzerinden erişimi bir süre 2.5 TL gibi cüzi bir ücrete bağlamış, sonra ise ücretsiz erişime de açmıştı ve film an itibarıyla halen YouTube’dan ücretsiz izlenebiliyor). Her iki film de karantina koşullarında oyuncular ve ekip herhangi bir sette biraraya gelmeden, ağırlıklı olarak oyuncuların senaryo doğrultusunda kendi evlerinde tek başlarına oynadıkları sahnelerin bireysel çekimlerinin kurgulanmasıyla gerçekleştirilmiş yapıtlar.

Maskeler de Düşer’de farklı evlerde yaşayan karakterler birbirleri ile iletişimlerini cep telefonları üzerinden gerçekleştiriyorlar ve olay örgüsü –iki karakterin finale doğru aynı mekanda bir araya geldiği bir sahne hariç- genellikle bu diyaloglar üzerinden ilerliyor. Karakterler bazen görüntülü arama yaptıklarında bu görüşmelerin cep telefonu üzerindeki görüntüleri filmin ekranını kaplasa da daha çok konvansiyonel oda içi çekimler söz konusu.

Seni Buldum Ya!’da karakterlerin iletişimi ise Zoom ya da benzeri bir program üzerinden gerçekleşiyor ve filmin ekranı, film boyunca genellikle karakterlerin bilgisayarlarının ekranlarındaki bu görüntülü görüşme ekranından ibaret; nitekim Seni Buldum Ya! ağırlıklı olarak Zoom üzerinen çekilmiş. Ancak Seni Buldum Ya!’da karantina dönemi Istanbul sokaklarından dış mekan çekimleri de yer yer filme yedirilmiş ve bu sahnelerde kadraj, geniş ekrana dönüşüyor.

İlginç bir rastlantı sonucu olsa gerek her iki filmin de baş karakteri bir dolandırıcı! Yer yer absürt, yer yer kara mizah dokusundaki Maskeler de Düşer’de mafyatik izlenimi veren bir iş adamından (“iş insanı” demenin içime sinmediği, “iş adamı” nitelemesinin daha uygun olacağı itici bir erkek karakter) vergi borcunu sıfırlama vaadiyle yüklü miktar nakit ödeme alan Yusuf, sevgilisiyle birlikte İtalya’ya kaçma planları yaparken salgın dolayısıyla önce İtalya’yla, kısa bir süre sonra da pek çok diğer ülkeyle uçuşların durdurulması üzerine Türkiye’de kalakalır ve olaylar ummadığı şekilde gelişir. İktidarın açıkladığı ekonomik destek paketi çerçevesinde vergiler ertelenince Yusuf’a rüşvet vermiş olan iş adamının ona yaptığı ödemeyi geri istemesi, iktidarın salgın döneminde sağladığı desteklerin esasen patronlara yönelik olduğuna ilişkin örtük bir taşlama içeren bir motif olarak dikkat çekici. Yusuf’un karantina koşulları yoğunlaşınca içine düştüğü yalnızlık sonucu nedamet getirmesi fazlasıyla ani bir dönüşüm içermekle birlikte Maskeler de Düşer’in özellikle ikinci yarısında para hırsı odaklı bir yaşama net biçimde eleştirel bir tutum sergileniyor; müzik kuşağındaki Bandinista şarkıları da filmin bu duruşunun altını çiziyor.

Seni Buldum Ya!’da kullanılan müzikler içinde ise filme adını da veren Orhan Gencebay şarkısı öne çıkıyor. Açıkçası, Seni Buldum Ya! yönetmeninin kim olduğu bilinmeden izlense bir Reha Erdem filmi olabileceğini akla getirebilecek tek emare filmdeki müzik seçimleri. Bunu, olumsuz bir yargı olarak değil bir tespit olarak ifade ediyorum. Seni Buldum Ya!, şayet A Ay!, Hayat Var, Kosmos, Jin düzeyinde bir film izleme beklentisi bir yana, bir sinema filmi değil bir ‘Zoom filmi’ izleme ön kabulüyle izlenirse keyif alınabilecek, eğlenceli bir seyir sunan bir film.

Seni Buldum Ya!’daki dolandırıcı, çoğumuzun kişisel deneyimlerimizden olmasa da haklarında duyduklarımızdan aşina olduğumuz telefon dolandırıcılarının Zoom kullanan bir versiyonu. Ancak Felek adındaki bu dolandırıcının musallat olduğu müstakbel kurbanlardan bazıları onu ters köşeye yatırıp beklenmedik biçimlerde avuçlarının içine alabiliyorlar. Son derece öngörülebilir şekilde bağlanan anlatının meramı, kimse masum değildir ve hatta el elden üstündür söylemlerinin mizahi bir sunumundan ibaret olsa da Seni Buldum Ya!, Reha Erdem’in filmi ağırlıklı olarak Zoom üzerinden çekmesindeki özgünlük bir yana, Serkan Keskin, Ezgi Mola, Tilbe Saran ve Nihal Yalçın’ın çok başarılı performanslarının da katkısıyla kendi çapında tatmin edici bir çalışma.

Maskeler de Düşer ve Seni Buldum Ya!, pandemi momentinde bu momentle hem içerik, hem de biçim olarak bağ kuran filmler ve bu açıdan Türkiye sinema tarihinde kendilerine yer bulacaklar. Pandemi bağlantısı bir yana, bu koşulların zorladığı veya en azından vesile olduğu alternatif film çekme pratiği de yaratıcı bir alternatif olarak önemli ve değerli. Ancak koşullar, sinemanın, bu ve benzeri film pratiklerinden ibaret kalmasını doğurursa, yani bu pratik benzerleri, alternatif değil yegane çıkar yol olarak kalırsa bu, sinemanın zenginleşmesi değil yoksunlaşması olacaktır. (*)

---

(*) Çok farklı bir dönem ve koşulların ürünü olsa da, bir dönem korku sinemasında yaşanan sahte buluntu-görüntü formatlı filmler furyasını anımsamak yararlı olabilir: Ucuz ve kolay film yapımını sağlayan bu format başlarda ilginç, yaratıcı ve başarılı görünse de kısa sürede yaygınlaşarak ve bir dönem korku sinemasında neredeyse baskın hale gelerek bir-iki istisna hariç birbirinden yavan örneklerle korku sinemasının başına gelen en büyük talihsizliklerden biri halini almıştı.