Kazakistan protestoları: Sokaklar ne istiyor?

Kazakistan‘da işçilerin önderlik ettiği kendiliğinden ekonomik protestolar, hatta kısa süreli grevler ilk kez yaşanmıyor. Ancak ilk kez tüm ülke çapına yayılan bir eylem dalgası yaşandı dersek hiç yanlış olmaz...

Orta Asya’nın görece en müreffeh ülkesi Kazakistan. Kısa yoldan şöyle anlatalım:  Dışarıya göç vermeyen, hatta tüm diğer 4 Orta Asya ülkesinden işçilerin çalışmaya geldiği bir ülke. Olağanüstü doğal kaynaklara sahip. 20 milyonun biraz altında bir nüfusu ve devasa topraklarıyla ülke 30 yılı aşkın bir süre yani 2019’a kadar otoriter bir lider olan Nazarbayev tarafından yönetildi. Nazarbayev sahne gerisine çekildi ve şimdi onun yerine eski başbakanı Tokayev ülkenin Cumhurbaşkanı. Muhalefetin örgütlenmesine çok sınırlı olanak var ve seçimlerin adil ve hür olmaması her seferinde protestolara neden oluyor. Öte yandan ülke kaynaklarından belirli bir payı dağıtabildiği ve çevre ülkelere nazaran daha yüksek bir yaşam standardı sunabildiği için Nazarbayev’in de tıpkı Putin gibi gerçek bir halk desteği de mevcut.

Kazakistan ‘da işçilerin önderlik ettiği kendiliğinden ekonomik protestolar, hatta kısa süreli grevler ilk kez yaşanmıyor. Ancak ilk kez tüm ülke çapına yayılan bir eylem dalgası yaşandı dersek hiç yanlış olmaz.

Eylemlerde ilk iki günde öne çıkan sloganlar zamların geri alınması ile ilgili iken üçüncü günden itibaren kısmi siyasal talepler de ortaya çıkmaya başladı. Ancak eylemcilerin ortak bir slogan, sembol ve liderden hatta gevşek dahi olsa merkezi bir koordinasyondan yoksun olduğu çok çok açık. Şehirler arası koordinasyon dahi yok. Ancak sosyal medya ve çeşitli kanallarla birbirlerini izleyen ve bir halk hareketi söz konusu.

EYLEMLERİN BÜYÜKLÜĞÜ

Eylemlerin çıkış noktasına gidelim. 2022’nin ilk günü LPG’ye (halk mavi yakıt diyor) yapılan yaklaşık 50-60 Tengelik zam (türüne göre yaklaşım 60-80 Tengeden 120 kusur Tengeye çıkması) Batı Kazakistan’ın petrol ve doğalgaz merkezi olan kentlerinden Aktau ve Mangıstav’da protesto edildi. İlk olarak Janaözön’de başlayan protestolar Mangıstav merkezinde yoğunlaştı, derken Aktav ve diğer kentlere doğru genişledi. Zira LPG zammı hayat pahalılığı, enflasyon ve değeri giderek eriyen Tenge konusunda biriken tepkinin sadece bardağı taşıran kısmı idi. Ücretler yeni zamlar karşısında eriyor, doğal kaynaklar üzerinde oturan halk ise “ürettiğimiz, sattığımız gazın, petrolün parasına kimler el koyuyor” diye sormaya başlıyordu.

4 Ocak Çarşamba günü Mangıstav’daki zam geri çekildi ama bu kez de diğer şehirlerde insanlar sokaklara dökülmeye başladı. 4 Ocak Çarşamba günü başta ülkenin eski başkenti ve en büyük şehri olan Almatı’da olmak üzere çok sayıda gösterici sokakları doldurdu. Aktav, Atırau, Ural, Aktubinsk, Kostanay, Kızılorda, Nursultan (Astana), Karaganda, Şimkent, Taraz ve Ekibastuz’da irili ufaklı gösteriler oldu. Özellikle Mangıstav ve Almatı’daki gösterilerin sayıca kalabalık olması nedeniyle hükümet bu iki vilayette 5 Ocak itibarıyla başlayacak iki haftalık olağanüstü hâl ilan etti. Olağanüstü hâl saat 23:00-07:00 arası sokağa çıkma yasağı, alkol satışına sınırlama ve silah satışlılarının durdurulması gibi önlemleri içeriyor.

Bir vilayette başlayan ve sadece bir ürün (LPG/Doğalgaz) ile sınırlı görünen tepkinin tüm ülkeye yayılması aslında ne kadar çok insanın artan zamlar karşında tepkili olduğunu ortaya koydu. Peki Kazakistanlılar, en azından sokaklara çıkıp tepki gösterenler tam olarak ne istiyorlar?

TALEPLER: ZAMLAR VE YOLSUZ YÖNETİCİLER SORUNU ÇÖZÜLMELİ

İlk iki günde zamlar geri çekilirse halk dağılır diyen çok sayıda gösterici oldu. Ancak anlaşılan sadece doğalgaz zammı değil tüm zamların geri çekilmesi ya da ücretlerde artışa gidilmesi giderek daha öne çıkan bir talep. İkinci olarak gösterilerde “Nazarbayev Ket”, daha sık kullanılan ve ülkenin perde arkasından halen esas yöneticisi olarak değerlendirilen Nazarbayev’i kasteden ifadeyle “Şal Ket” (İhtiyar Git/istifa Et) sloganlarının belirli bir sıklıkla duyulmasına karşı yerel yöneticilere yönelik tepki daha ön planda. Buradan hareketle sokakların en azından atamayla işbaşına getirilen valilerin artık halk tarafından seçilmesi talebini yükselttiğini söyleyebiliriz.

Gösterilerde 25-35 yaş grubu işçilerin ön planda olduğunu tespit etmek güç değil. Kadınların katılım oranı düşük. 25 yaş altı gençler ise Almatı’da diğer şehirlere oranla biraz daha belirginler. Örgütsüz genç ve orta yaş grubundan işçi sınıfının gösterilerin ana bileşeni olduğunu görebiliyoruz.

MUHALEFET ETKİLİ Mİ?

Öte yandan Kazakistan muhalif gruplarının bu sürece giderek daha fazla renk çalmaya çalışmakla beraber henüz belirgin bir organize grubun öne çıkamadığını söyleyebiliriz. Batı’nın desteği ile yurtdışından seslenen bazı figürler her zaman olduğu gibi kendilerini olduklarından kat be kat büyük göstermeye çalışmaktan ve halkın eyleminin siyasal sözcülüğüne oynamaktan geri durmuyor. Ülke içinde bir karşılıkları ise pek görünmüyor.

Kazakistan sosyalist muhalefeti küçük ama işçi ve halk eylemlerinde inisiyatif kullanabilen isimleri barındırıyor. Bu çevrelerden özellikle Kazakistan Sosyalist Hareketi halkın taleplerine sahip çıkıyor ve sokaklarda yer alıyor. Ancak bu grupların da etkisi şu anda sınırlı. Ortada esas olarak kendiliğinden, zam karşıtı kitlesel bir halk hareketi var.

Benzer birçok eylemden farklı olarak Kazakistan zam protestocularının ortak bir sembolü de yok. Eylemler devam ederse elbette oluşabilir ama Belarus benzeri bir dinamikten bahsetmek pek mümkün değil. Keza Ukrayna örneğinde olduğu gibi batı destekli paramiliter oluşumlar da burada yok.

Ancak farklı elit ağlarının iktidar içi mücadelesi öne çıkabilir: özellikle güç ve kaynakların yeniden paylaşımı için farklı elit gruplarının mafyatik ağları sürece dahil edebilme potansiyelini küçümsememek gerekir.

'HALIKKA OK ATKAN BİYLİK, KILMISTIK JAZAĞA TARTILSIN'

Ülke kaynaklarını babalarının çiftliği gibi yöneten Nazarbayev kliğini temsil eden Cumhurbaşkanı Tokayev sıkıyönetim ilan ettiği konuşmasında bir yandan diyalog çağrısı yaptı ama öte yandan da göstericileri tehdit etmekten geri durmadı. Yönetimin Suudi şeyhleri, Rus oligarkları gibi yaşayan çocukları, onlara ait lüks saraylar sosyal medya paylaşımlarında öne çıkıyor. Bu gösteri halka karşı şiddet kullananların, halkın sesine kulaklarını tıkayanların kâbusu olmaya aday. Süreci bastırmak, pasifize etme noktasında çok olanakları var. Ancak halkın da bu süreçle kendine güveninin arttığı ortada.

Tüm zamların geri alınması, ücretlerin iyileştirilmesinden başka “halka ateş eden yöneticilerin cezalandırılması” talebi tam da adalet talebinin sosyal itirazların ruhunu oluşturuyor.

Kazakistan halkı giderek daha yüksek sesle ülke kaynaklarının ulus aşırı şirketler ve yolsuz yönetici sınıf tarafından sömürüldüğünü görüyor ve bunu henüz siyasal olmayan kavramlarla ortaya koyuyor. Örgütsüz ve kendiliğinden bir hareket olarak pek çok yöne savrulma riski barındırsa bile bu süreç, halkın kendine güven duyması ve örgütlü davranmayı öğrenmesi açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır.