Korona günlerinde uluslararası ilişkiler
“Klasik askeri ve ekonomik güç paradigmalarının hem ne kadar zavallı olduğunun hem de hala sinsice ne kadar iş başında olduğuna tanıklık ediyoruz.”
Bu yazı farklı ülkelerin koronavirüs karşısında aldıkları önlemleri değerlendirmiyor. Dolayısıyla farklı sağlık sistemlerinin etkinlik derecesine de bakmayacağız. Yazı uluslararası ilişkilerin insanlık ve güç/iktidar referanslarını sorguluyor. Salgının giderek yaygınlaştığı bir dönemde, insanlık sınavı verilen küresel salgın günlerinde devletlerarası ilişkilerin aslında uluslar arasında dolayısıyla tüm insanlıkla ilgili olduğu gerçeğini anımsatmak amacıyla kaleme alındı. Uluslararası siyasetin stratejist, güvenlik uzmanı vb. titrlerin arkasına sığınanlarca “milli çıkar”, “ileri savunma”, “nüfuz oluşturma” gibi kavramlarla “insansızlaştırıldığı” hakim medya ve akademi paradigmasının “insanlık” kavramına olan korkunç mesafesini sorgulamak için geç bile kaldık.
Koronavirüsün küresel bir salgın olarak tüm insanlığı tehdit ettiği, herkesin sağlığının herkesi eninde sonunda etkilediği ve etkileyeceği gerçeği uluslararası siyaseti güç ve hegemonya üzerinden okuyan ve kuranlar açısından çok da bir şey ifade etmiyor. İnsanlığın en ağır sınavlardan birini verdiği bu günlerde birileri de virüsün hangi devlete ne kadar zarar vereceğinin ve bunun ileride diğerine nasıl bir güç devşirme olanağı yaratacağının hesaplarını yapıyor. Elbette koronavirüsten daha evvel var olan ve ondan çok daha öldürücü olan bu güç ve tahakküm siyasetçileri yerkürenin tek meskûnu değiller. Irkçı başkanı koronavirüsü “Çin virüsü” diye kodlayan ABD, İngiliz gemisinin yardım çağrılarına bile yanıt vermezken, Küba başta olmak üzere bazı ülkeler ellerindeki olanakları tüm insanlıkla paylaşmak için adımlar atıyor. Sağlık emekçileri için alkış eylemleri çoktan birkaç ülkenin kendi doktorları için değil tüm insanlığın sağlıkçılarına yönelik küresel bir dayanışma eylemi haline geldi.
Mültecilik, savaş, ambargo, rekabet ve küresel adaletsizlikler uluslararası siyasetin ana gündemleri olmaya devam ediyor ve edecek de. Koronavirüs salgını ise tüm bu başlıkları her zamankinden daha ağır faturası olan bir düzeye doğru çekiyor. Klasik askeri ve ekonomik güç paradigmalarının hem ne kadar zavallı olduğunun hem de hala sinsice ne kadar iş başında olduğuna tanıklık ediyoruz.
Yaptırımlar ve ambargolar
Korona karşısında insanlık dayanışması çağrılarına karşın sivillerin sağlık sorunlarını arttıran yaptırımlara ara verilmedi: ABD yönetimi İsviçre’nin aracılığında İskandinav ülkelerinden tıbbi madde, ürün ve cihazların İran’a transferini “insani ve tıbbi konuların, yani gıda ve ilaç gibi ürünlerin, yaptırım dışında tutulduğu” açıklaması ile söylem düzeyinde yumuşatsa da bankalara İran ile ticaret yasağı nedeniyle alışverişin hayata geçmesi son derece güç bir hal alıyor. Bütün bunlara karşın sınırlı bir ticaretin gerçekleşmiş olduğu anlaşılıyor. Ancak bu kadarından bile rahatsız olan aşırı sağcı grupların karşı hamlelere başladığı gözlemleniyor: Nükleer İran’a Karşı Birleşenler (United Against Nuclear Iran, kısaca UANI) adlı Trump’a yakınlığıyla meşhur oluşum, “insani ve tıbbi” ticarette yer alacak şirketlere karşı harekete geçmek üzere adımlar atıyor. ABD’nin en şahin diplomat, iş insanı ve politikacılarını bünyesinde barındıran UANI aralarında Bayer, Merck, Pfizer, Genzyme, AirSep ve Medrad gibi birçok şirkete İran’a tıbbi ürün satmamaları için baskı uyguluyor. Grubun Trump’ın Cumhuriyetçileri, İsrail ve Suudi Arabistan’a yakın isimlerden oluşuyor olması elbette şaşırtıcı değil.
Küresel ilaç şirketlerinin bu korkunç krizi nasıl bir kâr fırsatına çevirmeye çalıştıkları ise artık saklamaya çalıştıkları bir utanç bile değil. Küresel ilaç tekelleri sağlık maskelerinin patentsiz üretimine bile dava açarak yaptıkları işin adıyla hiçbir ilgileri olmadıklarını adeta tescilliyorlar.
İlaç tekelleri ve silah tekellerinin ortak sözcüleri olan hükümetler ise sorunların barışçıl çözümü, savaş yerine diplomasi gibi prensipleri korona günlerinde de çiğnemeye devam ediyorlar. Üstelik her zaman yaptıkları gibi, savaş hukukuna bile uymayarak.
Sağlık altyapısını hedef alan savaş suçları
Pek çok farklı gözlemci kaynağın verilerine dayanarak yapılan bir kestirime göre 2015’te Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun Yemen’de başlattığı ve halen yürüttüğü savaş, ülkenin 22 vilayetinden 20’sinde sağlık kurumlarının 120 ayrı saldırıda doğrudan hedef alındığını ortaya koyuyor. Ülkenin koronavirüs değil, kolera ile bile baş etmekte hayli zorlanması, savaşlara has zorluklardan ziyade sağlık tesislerinin hedef alınarak tahrip edilmesi ile ilgili. Sağlık altyapısının bir pandemi ile baş etmesinin neredeyse olanaksız olduğu ülkenin çaresizleştirilmesinin bir diğer nedeni de Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan tarafından yürütülen deniz ablukası nedeniyle ülkeye neredeyse hiçbir tıbbi ve insani yardımın ulaşamıyor olması. Yemen’de henüz bir korona vakası tespit edilmiş değil, ancak virüsün (henüz girmedi ise eğer) girecek olması durumunda bununla baş edecek nerdeyse hiçbir altyapısının bulunmadığı görülüyor.
Suriye 10 yıla yaklaşan savaşa karşın sağlık altyapısını ciddi düzeyde koruyabilmiş bir ülke. Ancak burada da savaş nedeniyle yaşadıkları yerleri terk edenlerin ülkenin güvenli kentlerinde son derece yoğun, kalabalık ve sağlıksız koşullarda yaşıyor olmaları salgının ulaştığı andan itibaren kontrolü güç bir noktaya tırmanmasına sebep olabilir.
Tıpkı Suriye gibi savaştan başını kaldıramayan Afganistan, Kongo, Yemen ve Libya gibi ülkeler aynı zamanda yoğun mülteci kaynağı olmaya devam ediyorlar.
Birleşmiş Milletler ve DSÖ
Kendisine bağlı Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO, DSÖ) nispeten sorun çözücü ve işbirliği arttırıcı adımlarına karşın Birleşmiş Milletler ve özellikle onun Genel Sekreteri, Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu pandemi yokmuş, BM’ye düşen sorumluluklar yokmuş gibi davranıyor.
BM sisteminin güçlü üyeleri yüzünden Dünya Sağlık Örgütü de korona konusunda da önleyici halk sağlığı altyapısı oluşturma konusunda sınıfta kalmış durumda. Aşı geliştirme, yoksul ülkelere test kitlerinin sağlanması gibi birçok başlıkta başarıdan çok olumsuzluklardan söz edilmek durumunda kalınıyor.
Devletlerarası ilişkilerin güç ve çıkarla okunduğu ve kurulduğu günümüz küresel siyasetinde “insanlığın ortak çıkarları ve geleceği” referansı ile hareket edenler de yok değil elbette. Bunlar devletlerden çok halklar, az sayıda ülke, uluslararası sivil toplum ve bireylerden oluşuyor.
Dayanışma ve işbirliği: Küba
Mart ayı ortalarında Karaipler’de seyreden ve en az 5 yolcusu kesin, 52 yolcusu da muhtemel korona semptomları gösteren İngiliz bandralı cruise gemisi ABD, Küba ve bölge ülkelerinden limanlarına yanaşmak için yardım istedi. ABD çeşitli bahanelerle olumlu yanıt vermezken Küba tereddüt etmeksizin geminin yanaşmasına izin verdi ve içinde hiç Küba vatandaşı olmayan yolculara sağlık sistemini açtı.
Küba başta olmak üzere birkaç ülke daha aşı konusunda da hızlı ve maliyeti düşük ürünler üretmek için işbirliğine açık çalışmalar yapıyor. Sağlık sistemi zorlanan ülkelere doktorlar gönderenleri de anmak gerekiyor elbette.
Ama daha önemlisi korona günlerinde uluslararası siyasetin tam da tüm dünya insanlarının meselesi olduğunu anımsatan eylemler ortaya çıkıyor: Sağlık emekçileri için alkış eylemleri çoktan birkaç ülkenin kendi doktorları için değil tüm insanlığın sağlıkçılarına yönelik küresel bir dayanışma eylemi haline geldi.
1- ABD’nin yumuşaması İran yönetimi tarafından yeterli görülmüyor. Gıda ve ilaçların yaptırım konuları dışında tutulması değil tüm yaptırımların kaldırılması konusunda siyaset yürütüyor: “Zarif: U.S. ‘vengefully’ refusing to lift sanctions; all responsible for any destructive ramifications”, Tehran Times, 19 March 2020, https://www.tehrantimes.com/news/446257/Zarif-U-S-vengefully-refusing-to-lift-sanctions-all-responsible
2- Eli Clifton, “Amid Coronavirus Outbreak, Trump-Alıgned Pressure Group Pushes To Stop Medıcıne Sales To Iran”, The Intercept, 5 March 2020, https://theintercept.com/2020/03/05/iran-coronavirus-medicine-sanctions/
3- Alex Emmons, “Yemen’s Health Care System, Battered By War, Braces For Coronavırus”, The Intercept, 18 March 2020, https://theintercept.com/2020/03/18/yemens-health-care-coronavirus-covid-19/
4- Ahmed Twaij, “What coronavirus revealed about national mindsets across the world - and how Cuba came out on top”, The Independent, 18 March 2020, https://www.independent.co.uk/voices/coronavirus-cruise-cuba-trump-us-covid-19-a9407846.html