Nerede kalmıştık?
Kaldığımız yerden devam etmek gibi bir inada, dünyanın her yerinde bir dost mesafesinde olan arkadaşlara ve baskıya, şiddete karşı el ele vermiş devasa yüreklere sahibiz.
Kaldığımız yerden devam etmek gibi bir inada, dünyanın her yerinde bir dost mesafesinde olan arkadaşlara ve baskıya, şiddete karşı el ele vermiş devasa yüreklere sahibiz.
“Dava”nın, halkın iradesinin üzerinde bir irade olarak örgütlenmesinin önüne şimdiden geçilmezse, yarın “dava” illüzyonuna kapılmış binlerce insanın, histeriklerini yönlendiren bir “derin” politika ile tüm toplum karşı karşıya kalabilir.
Mutlaka yeniden sarılacağız birbirimize. O güne hazırlıyoruz kollarımızı, göğsümüzü.
Dünün tetikçileri, yarının en hızlı silahşörlerine dönüşecek ve el değiştiren kabadayılık, herkesi haraca kesmek için devleti üzerine kuşanacak.
Sürgüne gönderdiklerinin vicdanı rahattır, hücrelere doldurdukları muhaliflerin inancı huzurludur, özgürlüklerini yok ettikleri insanların duyguları hürdür ve güce tebaa etmemenin, onurunu korumanın en şahane yanı, gerçeği biliyor olmanın saadetini yaşamalarıdır.
Geçmiş deneyimleri bugünün gerçekliğiyle tanımlayıp, yarının kurucu öznesi haline getirmek, hepimize kazandıracak.
Risk almadan kazanmanın bir yolu olsaydı, elbette cesarete ihtiyaç kalmazdı ama böyle bir yol yok ve hiç olmayacak.
Yabancı olmak, her an başına bir şey gelecekmiş gibi yaşamak ve korkuyu hep içinde taşımaktır.
Sinenin sinmeyenleri hedeflemesi, itiraz etmeyenlerin itiraz edenleri işaretlemesi, suya sabuna dokunmayanların, dokunanları kirletmeye çalışması, böylesi tenhalaşma süreçlerinin de ürünüdür biraz.
Ne yaparsa yapsın “çocuk işte” muamelesi yaptığımız muhalefet şımarıklığı, gün gelir hepimizin azabı olur. Eğer bu azabı yaşamak istemiyorsak, muhalefetin tüm çeperine uyarıcı olacak şekilde eleştirilerimizi yapmalı ve toplumun geleceği için nasıl bir yol, yöntem izleyeceklerini sorarak, ısrarla ilkeler etrafında bir toplumsal akit ortaya koymalarını talep etmeliyiz.