"Egemen ideolojinin elindeki medya tüm gücüne ve anlatmak zorunda kaldığı masallarına rağmen, ister kız ister erkek olsun çalışmak zorunda bırakıldıkları için hayatlarını kaybeden çocuk işçilerin büyüyemeyeceği gerçeğini de değiştiremez! Ve buna neden olanın, yönetenlerin aşırı kar hırsının olduğu gerçeğini de… 'Yüce gönüllü, fedakâr' kız çocuk işçinin Dünya Kız Çocukları Günü’nde su satmasının nedeninin birilerinin daha çok zenginleşmesi olduğu gerçeğini de…"
İnsansı maymunlarda gözlemlenen davranışlar, küçük çocukların yaptığı şakalaşmalarla uyuşuyor.
"Elbette, bu mücadele, toplumsal algıların, sömürü sisteminin yeniden üretiminin yüzyıllardır süren distopyasından çıktıktan sonra, uzun yıllar devam etmek zorunda. Unutmayalım, ancak ve ancak, eşitliğin, özgürlüğün dünyasını kurduğumuzda olabilecek bir mutluluktan bahsediyoruz..."
"Devletin aygıtlarının işlevselliğini yitirdiği, tüm kurum ve kuruluşların parti devletinin devamı hizmetini gördüğü yerde doğan boşlukları dolduracak mekanizmalara ihtiyaç duyulur. Medya da o boşlukları dolduracak en işlevsel alandır. Müge Anlı bilerek ya da bilmeyerek bu defa boşluğu doldurup yargı dağıtırken parti devleti içinde yaşanan çatışmalı, mayın döşeli bir alana girdi ya da girdirildi..."
Anketler Morales’in partisinin ilk turu kazanacağını gösteriyorken darbe başkanı Janine Anez Bolivya’nın başkanlık seçimlerinden çekildi.
"Sonuç olarak büyüyen, şirketler, sermaye birikimi ve kârlılık; küçülen çiftçilerin kazancı, işçi sınıfının sofrasındaki yemek..."
"Fahrettin Altun 'Stratejik İletişim ve Kriz Yönetme Daire Başkanlığı' kurulduğunu açıkladı. Bu afili ismin tarihteki adı ise “Propaganda Bakanlığı...'"
Oysa 1908'de kurulan Beykoz'un kurucuları arasında yer alan edebiyatçı Ahmet Mithat Efendi kurduğu bu kulübün sporcularına ve gençlerine uzun süredir hizmet eden bu binanın kütüphane algısı ile zamanla ranta kurban edileceğini öğrense bu işe koyulanlara alkış tutmaz, topa tutardı.
"Damat'ın kellesini isteyen muhalefete Türkiye'nin ekonomik krizinin emperyalist-kapitalist sistemdeki yeriyle ve bu sistemin hiyerarşik finansal bağlarıyla ilişkili olduğunu, Soylu gidince her şeyin çözüleceğini söyleyenlere Soylu'nun bir sebep değil Türkiye'nin iç çelişkilerinin doğurduğu bir sonuç olduğunu söylemek de hakeza öyle..."
"Darbenin niteliğine ilişkin saptama TİP Merkez Komitesi’nin kararıdır. TİP Genel Başkanı Behice Boran’ın her zamanki titiz yaklaşımı onu 12 Eylül’ün hemen ertesinde bir süre için darbenin niteliği konusunda bazı kuşkulara yöneltmişti. Boran Merkez Komitesi’ne bir yazı yazarak Komite’nin yapmış olduğu ”faşist darbe” saptamasına ilişkin olarak kendisinin bir ”rezerv”i olduğunu bildirmiş, bununla birlikte Parti Merkez Komitesi’nin kararına da elbette uyacağına ilişkin tavrının altını çizmişti..."
"Ve elbette, öfkeyi unutmadan, onu kolektif bir hayatın devrimi önceleyen mızrak ucu olarak tasarlayarak yol alınabilir. Böylece, yıkıcı bir duygunun kaynağından hareketle, dupduru, bereketli bir ırmağın sularına varılabilir..."
"Umarım, bu yazı mutsuzlara, oyunbozanlara üzerine düşünmeleri ve birlikte mutluluğun zorbalık hakkını elinden alma mücadelesine katkıda bulunur..."
"Öküz demiş ki aygıra 'Ben işi durdurursam, senin kralların, senin prenslerin ve sen kendin açlıktan ölürsünüz'"
"Yanlış kimin için, doğru kimin için, diyorsanız; üretici köylüler, tarım işçileri ve ezici çoğunluğu işçi olan halklar için elbette. Sektör ve milyar dolarlık kârlar bizi hiç ama hiç ilgilendirmiyor..."
"Bu krizin karşısında duracak her hareket Monsanto ve Cargill gibi tarım endüstrisi devlerinin kamulaştırılması ve de besin üretimi sektörünün tarım işçilerince/tüketicilerce demokratik kontrol ve düzenlenmesinin sağlanması için çalışmalıdır. Bu mücadele A.B.D ve dünya çapında emlak ve inşaat sektörünün kamulaştırılma talepleriyle de pekiştirilmelidir."
"Sait abiyle birlikte uzun geceler boyunca göğü dinleyerek düşler kurduk, şarkılar söyledik. Sonra bir gün, bir Haziran akşamı Sait abi, hayallerini anlattığı, net olmak gerektiğini vurgulamaya çalıştığı bir konuşma sırasında kalp krizi geçirerek aramızdan ayrıldı. Haziran’daydık. Güzel yüzlü çocuklar zamanıydı."
Güneş “enformasyonla” sıvanmaz. Üretim aracını çantaya koyup gidebiliyor olmam, beni yeni bir sınıfa ait yapmıyor. Beni fabrikadakiyle bankadakiyle aynı sınıftan, ama bazen daha çok ve “tolere edilebilir” rahatlıkta sömürülen bir işçi yapıyor.