Suriye saldırısı gerçekleştikten sonra, ABD’nin müesses nizamı (establishment); Trump karşıtı pozisyonundan geri adım atmış gibi görünüyor. Görünen, gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı. Marx, bu cümleyi boşuna söylememiş olsa gerek.
Kürtler kayyumlara, tutuklamalara, savaşa, faşizme ve tek adam rejimine Hayır dedi. Bize düşense direnen tüm toplumsal dinamiklerin Hayır’larını birleştirmek ve mutlak zaferin bu onurlu yan yana gelişle taçlanmasını izlemektir.
İsmini, Enternasyonal marşından aldığını hiç saklamıyor bu New York menşeili rock trio’su. Hatta marşın müzikleri ile yapmaya çalıştıklarına aciliyet duygusu kattığını söylüyorlar. Bu noktada kendi adıma bir itirafta bulunmam gerekiyor. Yıllardır çeşitli toplantılarda ve gösterilerde Enternasyonal marşını okuyanları (ki ben de okuyanlardan biri olarak bundan azade değilim) gözlemlediğimde dikkatimi çeken nokta, marşın ‘iman tazelemek’ten öteye gitmemesiydi. Buna karşılık, aciliyet duygusunun ise neredeyse unutulmuş olmasıydı. Oysa, The Last Internationale’ın ‘aciliyet’ duygusuna yaptığı vurgunun bir devrimci için oldukça anlamlı olduğunu söylemem gerekir. Belki de ‘sosyalizmin güncelliği’ denilen şey, iman tazelemek ile aciliyetin diyalektik bütünlüğüdür.
Emperyalizm ve onun insanlık düşmanı çetelerinin karşısında direnen Suriye halkı, ülkesini kurtarmak için yalnızca mermilere bombalara karşı değil yalana karşı da bir savaş veriyor. Bugün çok daha büyük bir savaşın eşiğine sürüklenen bölgemizde gerçekler devrimcidir.
‘Bölünmüş Irak ve Devletsiz Libya’ örneklerinden hareketle, saldırılarının devamının getirilmesinin pandoranın kutusunu açmaya son derece olduğu herkesin bildiği bir sır. ABD’nin hedefinin politika değişikliği değil, var olan politikanın bazı alanlarda revize edilmesi ve kimi sivrilmiş uçların törpülenmesidir.
Her yıl işgücüne katılan üniversiteli sayısı binlerle artıyor. Emekli olan üniversiteli sayısı ise çok az ki çoğu emekliliğe hak kazandıktan sonra da çalışmaya devam ediyor. Bu açıdan bakılınca, emekçiler için, işsizliğin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin temel sorunlarından biri olacağına şüphe yok. Kapitalist bir ekonominin bunu çözebilme yetisinin ise olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Referandumdan çıkacak bir "Hayır"ın bu sorunun üzerine "Evet"ten çok daha fazla eğileceğini söyleyebiliriz.
Kronolojik çerçevesini çizmeye çalıştığım bilgiler eşliğinde şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Rusya kendisini kuşatmaya çalışan NATO operasyonun (turuncu “devrim”, Orta Asya’daki eski Sovyet bakiyesi ülkelerdeki çalışmalar vb.) bir parçası olarak gördüğü Suriye’deki iç savaşta Esad’ın devre dışı kalacağı hiçbir çözüm dayatmasını kabul etmeyecek ve Suriye’nin kazanacağı zafer sonucunda bölgede prestij ve gücünü arttırma imkanı bulacaktır.
Pek kıymetli Baro Başkanım Sayın Av. Mehmet Durakoğlu, öncelikle size saygılarımı sunar, en kalbi duygularımla selamlarım. Bu mektubu, sizi ne zamandır kimsenin görmediğini fark ederek yazma gereği duydum.
Sosyalizmin, bu mücadeleyi kazanması geçmişten çıkarılacak dersler ve ileriye atılma cesaretini göstermesi ile doğrudan bağlantılı.Moreno’nun bu hatadan ders çıkarıp çıkarmayacağını, ne kadar ileriye gidip ne kadar yerinde sayacağına ilişkin sorular hala yerinde durmakla beraber, tüm bu soruların cevapları Ekvador’daki sınıf mücadelesinin seyrine bağlı.
Bu gerici zihniyete karşı mücadeleyi her yönden büyütmek; okula gidemeyip de çalışmak zorunda bırakılan, çocuk yaşta evlendirilip hayatı karanlıklar içinde geçen, evlerine hapsedilen, özgürlükleri gasp edilen bütün kız çocuklarına, kadınlara borcumuzdur. Unutmayalım ki gelecek güzel günler biz kadınların ellerinde şekillenecektir.
Her ne kadar Trump, Rusya ile pazarlığa oturma niyetini açık etmiş olsa da, NATO, ABD komutasında (atanacak yeni Avrupa Yüksek Müteffik Komutanı bir ABD’li) doğu cephesinde, Polonya ve Baltık ülkeleri örneğinde de görüleceği gibi yayılmasını sürdürüyor. Aynı zamanda, NATO güney cephesinde de ciddi bir yeniden yapılandırmaya ve güçlendirmeye gidiyor. Güneyde merkezi, İtalya’nın Napoli şehri olan yeni askeri üs kurulmasına karar verilmiş durumda.
Kiev Faşist Cunta Rejimi'nin tüm saldırılarına rağmen, kısıtlı imkanlarına ve Rusya’nın siyasal alanda verdiği destek dışında hiçbir dış desteğe sahip olmamasına rağmen, Donetsk ve Lugansk halklarının kahramanca direnişi devam ediyor.
İktisatçı - yazar Mustafa Sözmez ile Varlık Fonu'nu konuştuk.
Hayır cephesi ise “Şili’ye mutluluk geliyor” ana sloganıyla ülkede hüküm sürmekte olan korku iklimini kırma mücadelesiyle başlattığı mücadele sürecini, hayır çıktıktan sonra ülkenin daha iyiye gideceği vurgusuyla umudu yükseltti. Gerilimin ve şiddetin hüküm sürdüğü bir ortamda güzelliği ve iyiliği göstererek Pinochet’e meydan okumak yeni bir yoldu.
Türkiye'de 'başkanlık referandumu' yaklaşırken, dünyadan referandum örneklerini paylaşmaya devam ediyoruz. Serhan Kayır, Fransa'daki referandum deneyimini yazdı.
Bunca yıllık iktidarlarında, kadın düşmanlığının bin bir türlüsünü sergileyen ve kazanımlarla elde edilen hakları gasp etmeye yeltenenlere karşı yürütülecek bir hayır kampanyasında, açık hayır çalışması yapmamak ya da bundan imtina etmek kadınların, kadın örgütlerine olan güvenini sarsacaktır kuşkusuz. Bir düşünsenize, “Her kürtaj katliamdır” diyen bir kişi yasama, yürütme, yargı tüm ama tüm yetkileri isteyecek ve bir kadın olarak en güvendiğim kadın örgütleri buna açık hayır demeyecek. O güvenin hakkını vermek ve kaybetmemek için de hayır demek zorundayız. Referandum tarihi henüz belli değil ancak 8 Mart sonrası olma ihtimali bir hayli yüksek. Geçen 8 Mart’taki yasakları ve kadınların direncini de hatırlarsak, bu referandumun en sıcak karşı karşıya gelişinin 8 Mart olacağını şimdiden söyleyebiliriz. O nedenle, bu yıl da 8 Mart’a doğru gelin hep birlikte elden ele kadınların HAYIR’ını büyütelim…
İtalya solu, referandum süresince sekter bir cevap verme riski ile politik profilini sulandurma riski arasındaki gerilimin varlığını hiçbir zaman reddetmedi. Ama bu gerilime de büyülü bir formülle yanıt verilemeyeceğini, her somut koşulda kendi yolumuzu bulmamız gerektiğini de gösterdi. Leninizm denilen olgu biraz da bu değil midir? Belki de İtalya’nın Hayır!’ından çıkarmamız gereken en önemli ders budur.
Milli Eğitim Bakanlığı yeni müfredata ilişkin taslak metinleri askıya çıkardı. Taslakta dikkat çeken unsurlardan biri lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatında yer alan, "Hayatın Başlangıcı ve Evrim" ünitesinin çıkarılması.Evrim teorisinin müfredattan çıkarılması hakkında İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji Ve Genetik Bölümü öğretim görevlisi Çağatay Tarhan’ın görüşlerine başvurduk.