Venezuela'nın Hollanda'daki elçiliğinde görevli bir diplomat olan Alvaro Sanchez Cordero'nun Avustralya Komünist Partisi'nin yayın organı The Guardian'da yayınlanan makalesini Muzaffer Ege Alper'in çevirisiyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Gregor Benton'un "Kelimelerle Komünizm" başlığıyla Jacobin'de yayınlanan makalesini Muzaffer Ege Alper'in çevirisiyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Zagreb’deki seçimde en çok dikkati çeken şey ise farklı sol grupların bir araya gelerek oluşturduğu “Zagreb je Naš” (Zagreb bizimdir) cephesinin başarısıydı.
ABD istilasının ardından Libya'nın ‘düşkün devlet’ haline gelişini ve ülkedeki cinsel kölelik, IŞİD ve yasadışı silah ticaretini ele alan Whitney Webb imzalı makaleyi Nilban Bora'nın çevirisiyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
Dış politikayı bir satranç tahtası olarak gören emperyalizm, Balkanları da Ortadoğu gibi piyonların rahatlıkla harcanabileceği bir coğrafya olarak değerlendirir. Yeter ki hükümdarlığı devam etsin, yeter ki satranç tahtası üzerinde alan hâkimiyetini arttırabilsin.
İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD işgali ve ordusunun topyekün silahsızlandırılması sonrasında savunma amacıyla ABD ordusuna muhtaç kalan Japonya'nın başbakan Shinzo Abe yönetiminde "pasifizmden çıkışını" değerlendirmeye alan ve Mint Press News'te yayınlanan "The End Of Japan’s Policy Of Pacifism"* başlıklı makaleyi Muzaffer Ege Alper'in çevirisiyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.
ABD’nin PYD’ye silah vermesiyle, AKP/Saray Rejimi’nin PYD’yi tehdit etmesi zıt politikalar değil, aynı yöne hizmet eden politikalardır ve PYD’nin merkezkaç bir kuvvet haline gelmesi her zaman ihtimal dahilindedir.
Trump-Erdoğan basın toplantısında ve sonrasında pek gündeme gelmeyen 4 kritik başlık bulunmaktadır.
Cenevre görüşmelerden de nihai bir çözüm çıkması beklenmese de görüşmeler Suriye krizinin çözümü adına büyük önem taşıyor. Peki Suriyeli Kürtler Cenevre'de neden yok?
20 Temmuz Suruç Katliamı'nda yaralanan, Suruç Yaralıları ve Tanıkları Platformu'ndan Koray Türkay ile katliamın ilk duruşmasının hemen öncesinde bir söyleşi gerçekleştirdik.
Doğa ile ilgili sorunların toplum ile ilgili problemlerle içi içe olduğu, doğaya hükmetmenin tarihinin aynı zamanda insanın insana hükmetme tarihi olduğunu, bugün doğanın el değmemişliğinden bahsedemeyeceğimizi, kentsel doğa gibi kırsal doğanın da üretildiğini konuşmalıyız.
Türkiye tarihinin en şaibeli ve meşruiyeti sorgulanan seçim sürecini yaşıyoruz. Yaşıyoruz demek daha doğru çünkü bu referandum; öncesi, seçim günü ve sonrası ile bir süreç ve bu süreç hala devam ediyor.
